
- Dün basketbol neşriyatının kalmadığı bir ortamda amme hizmetini dokuz yıldır her şeye rağmen sürdürebilen BATUG.COM camiasının yeni yaşını kutladık. Hala da kendimize gelebilmiş değiliz. Çıkışta da -artık Celtics serisinin yıpratıcı etkisiyle midir- kova yapan 1 adet Cavs taraftarı, onun yanında ironinin dibine vururcasına uyuyan 1 adet Celtics taraftarı, mütemadiyen kusan 1 adet Rockets taraftarı ve ezeli rekabeti yaşatan 1 adet Suns taraftarının bulunduğu fıkra gibi bir ortamda gelen galibiyetle gurur duyduk. Lakers büyüklüğü böyle bir şeydir. İkinciliğe bile sevinirim gerekirse, nedir ki...
- Atölye Kuledibi güzel mekan, kızla gelinir.
- Uzun uzadıya konuşamayacak kadar uykusuzum, muhtemelen sıkıcı bir şeyler olacak karaladıklarım da. Yine de deneyelim...

- Bu sene alışılagelenden farklı olarak normal sezondaki uykusunu play-off dönemine de taşıyan Lamar Odom, seri öncesinde kendisini yok sayanlara ilk tokatı indirdi. O tokatın adreslerinden biri de ben oldum, açıkçası John Hollinger tadında bir yorum olmuş benimki. "Lakers geçen sene de çok faza güven vermiyordu ama istedikleri zaman vites değiştirebileceğini göstermişlerdi, bu sene onu yapmak istediklerinde yetersiz kaldılar" gibi bir şeyler gevelemiş ve açıkça Lakers'ın konferans finali şansı olmadığını yazmıştı çok kez. Ben de Odom'ın karakter göstermekten hiç geri kalmadığı bu dönemleri boş geçmesini çok fazla yorumladım. Son büyük kontratının ilk yılını geçirdiğini de akla getirince çok mantıksız gelmiyordu. Fakat bu maçtan sonra Odom'ın ihtiyaç duyulmadığı için devreye girmediğini söyleyene de şiddetli bir itirazım olamaz, öyle özel bir gece geçirdi. Elbette bugünkü maçın temposunun, Odom'ın kendisini en rahat hissettiği tempo olduğunu da hesaba katmalıyız. Daha önce kötü geçen Suns serilerinde de Shawn Marion'a küfür niteliğinde performansları akıllarda. Artık hücumda baş aktörler sayıldığında adı eskisi kadar sık geçmiyor, fakat bu serideki x-factor Mr. Kardashian olacakmış gibi. Odom yanlış ata oynamaz, seneye yatay geçişle baldızı inşallah...
- Bir draft dergisi projesi var, tetikte olun...
- Serinin son maçı görebileceğini hala düşünüyorum, fakat Bryant-Bynum ikilisi sağlıklı olacaksa çok da kolay bir görev olmayacaktır seriyi oraya getirmek Suns için. Günler ilerledikçe bench faktörünün Suns lehine işlemesi beklenmeli, Robin Lopez de yine tahmin edildiği üzere bu serinin gidişatında etkili olabilecekmiş gibi görünüyor. Andrew Kamenetzky seri öncesinde yazdığı ve Jordan Farmar'ın bir Suns serisinde başlayan kariyeri üzerinden bugünlere geldiği yazısından çok gurur duyuyor olabilir dün gece yatarken fakat elemanı biraz tanıyan hiçbir Lakers taraftarı bu performansı yemeyecektir. Savunmada yine oluk oluk aktılar açtığı yerlerden zaten, özellikle de Goran Dragic ile... Korkutucu.

- Doğu yakasındaki seride de ilk maç fikrimi biraz sorgulamama yol açtı. Stan Van Gundy dünkü maçın kahramanı Ray Allen'ın savunmasında J.J. Redick'in rolünü genişletmek, Gortat-Howard ikilisini birlikte kullanmak gibi bazı ufak oynamalar yapacaktır, fakat orada da işlerin rengini belli edecek bir başka kritik maçta daha sinen Dwight Howard'ın reaksiyonu olacak. Kendrick Perkins'in bu adam için panzehir görevi yaptığını biliyorduk, açık ara karşısında en iyi duran isim. Fakat zaman zaman Glen Davis ve Rasheed Wallace karşısında bile zor anlar yaşadı D12 sakar top kayıpları ve zayıf bitirişleriyle... Sistemin merkezindeki isim ikili sıkıştırmalara gerek duyulmadan durdurulabilirse Magic'in o pas akışını aynı düzeyde yaparak boş adam üzerinden bulduğu dış şutlarla sonuca gitmesi de mümkün olmayacaktır. (İçimdeki İhsan Bayülken, dışarı çık.) Rakibin zaman zaman getirilecek yardımları kompanse edecek bir savunma yapısı da var bununla birlikte. 2008 final serisinde Kobe Bryant'a yapılan yardımların devamında dış oyuncular üzerindeki kaymayı nasıl becerdiğini hatırlayacaksınız Celtics'in. Belki savunmada aynı derecede korkutucu değiller, ancak Cavs serisiyle o günleri hatırlamaya başlayan takım Rasheed Wallace'ı da işin içine sokmayı başarınca hangimiz paniğe kapılmadık?

- Yukarıdaki fotoğrafların yuvası burada: Brain On Funk
1 yorum:
Olası Celtics-Lakers finali hem uzun yıllardır süre gelen geçmişi ile hemde playofflarda motoru açarak performanslarını zirveye çıkaran iki takımın çarpışması olarak seyre değer olacaktır.
Yarı finallere baktığımızda ise elenlerde iki şey öne çıkmakta. İlki Cavs'de James takımda kalacaksa muhakkak bu seviyede gereken pratik zekaya sahip playoff serilerinde kadro içinden xfactor isimler çıkarabilecek bir hocaya ihtiyaçları var. Pat Riley yada Larry Brown gibi yüzük sahibi ve lig genelinde saygı gören bir ismi kenara getirmeleri onlar için hayırlı olacaktır.
Spurs içinse kadronun ağır abilerinin yaşlarının kemale ermesi daha doğrusu Duncan'ın eskisi kadar dominant olamaması onları etkiledi. Bunu kompanse etmek için yapılan RJeff hamleside pek iyi sonuç vermeyince bu sezon için süpriz bir başarı elde etselerde 90lı yılların sonundan bu zamana geldikleri noktada artık grafik aşağıya doğru yönelmeye başladı. Ha yinede draftte alt sıralardan çıkardıkları Hill, Blair gibi adamlarla genç çekirdek için doğru adımları atıyorlar. İlerleyen 3-4 yıllık dönemde bir veya iki yıl lotarya takımı olup sağlam bir franchise player eleman kapıp bu sırada Parker'ın etinden sütünden maksimum verimi alırlarsa yeniden güzel günler görürler.
Finallere gelecek olursak. Suns'ın en açık şekilde bence nefesi finale yetmez gibime geliyor. Kendi sahasında bir maç belki direnir ama 2-0'dan bu iş dönmeyecek gibi.
Magic ise çok fena duvara çarpmış durumda. İyi hocaları ve geniş kadroları var ama kadronun kilit adamları zor zamanlarda oyunlarını bir seviye yukarı çıkarmada pek iyi bilinen insanlar değil. Özellikle Carter kariyerine boyunca küçük maçların büyük adamı damgasını yemiş bir adamdır ki 2000li yıllardaki efsanevi 76ers serisi bile buna engel olamamıştır.
Bu arada draft dergisini heyecanla bekliyoruz.
Yorum Gönder