17 Mart 2009 Salı

Dodisi Gelene Dido


Galatasaray-Trabzonspor maçı derbi midir? Türkiye'de derbi diye adlandırılıyor, ama derbinin tanımı aynı şehir takımları değil midir? Her neyse yazıya geçelim. Sabah gazetede Lincoln yedek diye okuyunca, "Öyle bir şey yap(a)maz Bülent Hoca" diye düşünmüştüm. Yaptı. Doğru mu yaptı yanlış mı yaptı, aralarında ne geçti bilemiyorum ama basına yansıyan çok önemli bir şey yok. Ama yine yarın "İşte Lincoln Gerçekleri" diye bir haber okursak şaşırmam. Lincoln bu, her an her şeyi yapabilir. Bülent Korkmaz'ın kadrosu iyiydi aslında, Mehmet Güven'i oynatmasını eleştiremeyeceğim. Üç tane mücadeleci orta saha oyuncusunu tercih etmesi Trabzon'un hızını kesme amaçlı iyi bir düşünceydi. Ancak bence Lincoln mevzuu dışında bir hatası daha vardı Korkmaz'ın... Mehmet Güven-Hasan değişikliğini anlayamadım. Ümit'i oyundan çıkarıp, Arda'yı ileri çekmesi maçın o anda aldığı görüntü düşünülürse daha mantıklı olurdu.

Galatasaray'ın yediği iki golün şöyle bir benzer tarafı vardı ki, ilk golün gelişimi sırasında Sabri, ikinci golde ise Ayhan topu uzaklaştırmak yerine önlerinden geçen topa bakmayı tercih ettiler. Zaten Ayhan maç boyunca çok kötüydü, bu maç maratonu o yaştaki Ayhan'ı yormuş olmalı.


Trabzonspor ilk yarıda ciddi bir baskı kurdu. Ersun Yanal'ın maçtan önce de belirttiği gibi, ilk yarıda işi bitirmek için maça saldırarak başladı. İkinci yarı yorulabilecekleri gibi bir gerçek vardı ortada, fakat Galatasaray ikinci yarıda yorulan rakibin üstüne gidecek dinçliğe sahip değildi. Zira onlar da Perşembe günü zorlu bir Hamburg maçı oynamışlardı. O yüzden ikinci yarıda da devam etti evsahibinin bu baskısı, özellikle 60. dakikaya kadar iyi hapsettiler Galatasaray'ı... Şu 61. dakika zımbırtısıyla oyun soğumamış olsa, o baskının sonu gol olabilirdi. Taraftar demişken, Gökhan da çok fazla provoke etti tribünleri. Her faulden sonra el kol hareketleri, taraftarı hakeme karşı doldurma falan. Antipatik oluyor bir süre sonra... Diğer tarafta da aynı şeyleri Ümit Karan yaptı. Hakeme abuk subuk bakışlar attı, sürekli konuştu. Adam gibi bir şey oynasa gam yemeyeceğim. Son olarak Alanzinho'dan bahsedeyim, top kayıplarına rağmen adam eksiltme yeteneği hoşuma gitti. Ayağında topu biraz fazla tutuyor ancak tekniği sağlam, çok kıvrak. Ellerinde patladı derken bu maçta 1 gol 1 asist yapıverdi. Takipteyiz.


Şampiyonluk yarışı da iyice karıştı. Trabzonspor, Sivasspor, Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe. Hepsi şampiyonluk potasında. En şanslı hangisi diye sorarsanız, şimdilik Beşiktaş olur cevabım. Bütün büyükleri evinde ağırlayacak olması, taraftar desteği ve ikinci yarıda kulübe zenginliği sayesinde maçı değiştirebilme özelliği. Bu üçüncüsü çok önemli. Galatasaray'da Yaser ile Serkan girerken, Beşiktaş'ta Yusuf ile Holosko giriyor. Delgado da iyi döndü. Ernst zaten harika, inanılmaz bir tek top yapma özelliği var. En uygun adama tek pası yapıveriyor. Fenerbahçe, Sivasspor maçları ve üzerine Kayserispor maçında oynadığı topu Kocaelispor maçında oynayamadı. Bir fikstür dezavantajı da söz konusu. Sivasspor her ne kadar hakemler tarafından kollansa da, son haftalarda form düşüklüğü var. Bir de sezonu Inter-Toto sebebiyle çok erken açtılar. Fiziksel düşmeler de olacaktır. Trabzonspor iyi takım, şampiyonluk şansları var. Ancak onlar da Song dışında tecrübesiz bir takım. Son haftalardaki gergin maçlarda ne yaparlar, kestirmek zor.

Son olarak, Eskişehirspor-Bursaspor maçında Emre'nin kendi kalesine attığı iki golü mutlaka izleyin... İkisi de bilinçli vurulmuş gibi çok ilginç. Kahrolduk stadda.

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...