
UCLA: Takvim Mart 7 oldu, hala Pac-10 konuşmadık. Konferans içi fikstür de noktalandı ve karşımızda en azından geçen seneki felaket görüntüyü unutturacak düzeyde bir basketbolun oynandığı konferansta ikinci sırayı almış bir UCLA var. Yandaş medyada dahi en iyimser olanın Washington, Arizona ve Washington State'in arkasına koyduğu takım, özellikle çaylak pivot Josh Smith'in faul problemine kendisini kenardan getirerek pratik bir çözüm bulduktan sonra arkasına bakmadı ve konferanstan 13-5 ile çıktı. Benim ve birçoklarının konferansı götürmesini beklediğimiz Washington'ın 2 maç önünde...
Maçlara başlamayan ama bitiren Jones-Lee-Honeycutt-Nelson-Smith beşi ülkedeki en dengeli beşlerden, ancak bu temel rotasyon dışında katkı beklenebilecek yegane oyuncu Jerime Anderson gibi gözükmekte. Şutör uzun Brendan Lane de savunmada yarattığı darboğaz nedeniyle, Ben Howland'ın sabırlarını zorladığı birkaç maçın ardından artık 5 dakikanın üzerini pek göremiyor. Maça başlayıp 10 dakika boyunca rakip uzunları ısıtmaktan öte bir misyonu olmayan Anthony Stover'ı da elersek, altı kişilik rotasyon kolej basketbolunda görülen bir durum olsa da turnuva döneminde mutlaka sıkıntıları beraberinde getirecektir. Özellikle de bu altılıda Reeves Nelson dışındakilerin hiçbirinden garanti bir katkı bekleyemezken. (Kenarda Detlef Schrempf'in oğlu Alex Schrempf ve John Wooden'ın büyük torunu Tyler Trapani var, fakat havlu sallama görevi için bile yeteri kadar kalifiye olmadıkları söyleniyor. Genetiğe inancım sarsıldı.)

Şu an itibarıyla baş gösteren en büyük sorun, özellikle son dönemde birçok yazar tarafından dillendirilen top kaybı problemi. Geçen seneki kadro üzerine açık olarak bir yükseltgeme olduğunu burada da yazmıştık, fakat kabul etmeliyiz ki Laz Jones bu seviye için ancak idare edebilecek konumda bir yetenek. Bazen çok kritik anlarda, o anlara ait olmayan top kayıplarıyla asap bozabiliyor. Kanatlarda da Malcolm Lee gibi tercihleriyle her zaman baş ağrısı olmuş bir skorer ve Tyler Honeycutt gibi hala handling sorunları yaşayan ve şutu kolaylıkla riske edilebilen bir 'hala öğrenci' varken top kayıpları kaçınılmaz. Bazen de çirkin görüntüler oluşuyor. (Bir kere oyuncularda çok fazla dövme var. Oyuncuların toplam oyun aklıyla, vücutlarında dövmelerin kapladığı yer arasında fena bir korelasyon bulunmadığına inanıyorum.) Ancak Lee ve Honeycutt'ın yataktan iyi kalktıkları bir günde, Nelson-Smith ile konferansın belki de en iyi pota altı kombinasyonunu sağlayan bu takımın ne kadar tehlikeli olduğunu söylemeye gerek yok. En son olarak Washington State maçını izledik ve takım için bu maç sıralamaya dair bir anlam taşımamasına rağmen, Laz-Malcolm-Tyler üçlüsünün toplamda 7/30 ile şut atarak basketbolu olduğundan daha zor bir oyun gibi gösterdiği bir günde salt içeriyi zorladığı birkaç pozisyonla momentumu lehine çevirebildi.
Klay Thompson: Elimin değdiği adamdan hayır gelmiyor. Young Folks serisine başlamak için seçtiğim -bugüne kadar hali vakti yerinde biri izlenimi vermiş- çocuk, arabasının arka koltuğunda marihuana (dile fajita girmemiş, bu böyle girmiş) ile yakalandı.
Karakoldaki çocuğuyla konuşmalarının bir özetini geçmiş eski 1. sıra seçimlerinden Mychal Thompson. Bildiğiniz gibi normalde babalar çocuklarının menajerleri gibi davranırlar ve bu paralelde "Bir hata yaptı ve şu anda çok pişman, kesinlikle bulunanlar ona ait değildi" gibi söylemleri okumayı bekliyordum doğrusu. Fakat şu anda Spero Dedes'in yanında Los Angeles radyosu için Lakers maçlarını yorumlayan Baba Thompson, çocuğuyla ilgili konuları konuşurken her zaman takındığı tavırla yine şeffaf açıklamalarda bulunmuş. Daha önce de Klay'e nereden ne zaman seçileceğini dert etmemesi gerektiğini ve bu yolculuktan zevk alarak kendisine bahşedilen yeteneklerin tadını çıkarmasını öğütlerken görmüştük onu. Onun bıraktığı dönemlerdekinden çok farklı bir basketbol dünyasına doğmuş Klay'i anlamakta güçlük çekse de empati kurmaya çalışan, zaman zaman kuşak çatışmasından kaçamayan tipik bir 'Amerikan babası' portresi sunuyordu her zaman Mychal. Bu bağlamda aktardıklarının samimiyetine inanmak istiyorum.

Klay'in babasına söylediği kadarıyla trafik çevirmesine yakalandığı gecenin öncesinde, arka koltukta ağır bir alem dönmüş fakat kendisi içenler arasında değilmiş. Babasının "Daha önce içtin mi" sorusunu ise, birkaç kez denediği itirafıyla karşılamış. Thompson'ın babasından maddi olarak büyük bir servet miras aldığını söylemek mümkün değil ve çevresinde bu projeden elde edeceği rantın yolunu gözleyen onlarca kişi olduğunu tahmin edebiliyorum. Fakat bu baba-oğul ilişkisi, bana hep saflığını yitirmemiş bir birliktelik gibi geliyor. Çocuğun da piyasasının düşmesini pek istemem. İkiyüzlülük uğruna kolay yolu seçenleri çok gördük, Klay ise yaptığını yüz kızartıcı bir suç olarak görmediğini açık ederken aynı zamanda normal sezonun son maçı öncesinde mikrofonu eline alıp tüm kampüsten özür diledi. Bence takımın lideriyken ve tüm okulun turnuva ümitlerinin merkezindeyken, olabilecek en yanlış zamanda yani konferans turnuvası ve March Madness kapıdayken yaptığının zamansız bir çılgınlık ve biraz da karnesine eklenecek bir sorumsuzluk örneği olduğunu kabul etmesi klas davranıştı. Hala öğrenmeye devam eden bu çocuklar için infaz gerektirecek bir suç olmadığı kesin. Aynı zamanda olay patlak verdikten sonraki süreci yönetmesi de bende sempati uyandırdı. Fakat draft zamanı geldiğinde, bu etiketten kurtulması şu anda mümkün gözükmüyor. Mümkün değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder