12 Temmuz 2011 Salı

2012 Yılında 20 Yaşına Basacak Olan Yunus


Geçtiğimiz hafta içerisinde Riga'da U19 Dünya Basketbol Şampiyonası heyecanı vardı. Heyecanı fişekleyenlerse ev sahibi taraftardan çok -Bülend Özveren'in hepimizin kafasına vura vura öğrettiği gibi- Letonya'nın güney komşusu olan Litvanya'dan gelen basketbol aşıklarıydı. Sonunda şampiyonluğa ulaştılar ve ülkenin en büyük cevherlerinden Jonas Valanciunas'ı 23 sayı, 13.9 rebound ile bitirdiği bir turnuvadan sonra yerecek değilim, fakat buradan dış basına servisi yapanların neredeyse tümünün Litvanyalı olduğunu göz önüne almak da önemli. Yeni bir Arvydas Sabonis çıktığı gibi bir yanılgıya kapılmamak adına...

Jonas'ın burada çok da vasat olmayan uzunlar karşısında yakaladığı rakamlar gerçekten de takdiri hak ediyor. Öncelikle herkesin gözlerini üzerine çevirdiği bir ortamda, Amerikalılar dahi 'koşun koşun, bizim yeni çocuğun maçı varmış' diye birbirleriyle yayın paylaşırken psikolojik kararlılığını hemen hiç elden bırakmadı. Açıkçası başına daha fazla dert açmasını beklediğim faul problemi bile çok fazla endişe konusu olmadı. (Yine de bir üst seviyeye geçişte, bundan en azından bir süreliğine muzdarip olmaması beni şaşırtır. Nerede duracağını henüz tam olarak kestiremiyor ve kolları fazla aktif.) Spot ışıkları böylesine yoğun biçimde üzerindeyken, takımının lideri olduğunu maçların en kritik dakikalarında göstermekten geri durmaması olumluydu. Burada kendi yeteneklerine rağmen, uzununu kullanma konusunda ekstra istekli olan oyun kurucusu Vytenis Cizauskas'tan da önemli bir yardım aldığını söylemeliyiz. (Ayak çabukluğu biraz kaygı veriyor insana ilk bakışta, ama gençliğinde Sarunas Jasikevicius'u yakından izlediği belli. Belki onlarda da "Altyapılardaki gençlerimiz bu hareketleri dikkatli izlesinler" diye uyaran bir İsmet Badem vardı.) Genel olarak ilk yarılarda maç istatistiği yapıp, ikinci yarılarda ayağını frene götürdüğünü gördük ancak Litvanya'nın çoğu maçta rakiplerine henüz ilk yarıda vurup geçmesinin doğal sonucuydu bu. Antipatik olmak uğruna ikinci yarılarda da hücumu forse etmeyi seçip, zaten direnci düşmüş rakiplerinin üzerinden Wilt Chamberlain istatistiklerine götürebilirdi işi. Özellikle bu tip altyapı turnuvalarındaki bu ortamlar, bir yıldız adayının karakterini kestirme noktasında önemli fırsatlar sunar. Jonas bu testi de geçti.


Oyununun gösterdiği güçlü yanlar, geçen sezon Lietuvos Rytas'ta bulduğu sürelerde onu özel olarak kesenlerin not düştüklerinden pek de farklılık göstermiyordu. Fakat beni düzenli olarak gelen 20-20 performansları sırasında dahi hayal kırıklığına uğratabilen bir yönü vardı dikkat çekmek istediğim. Daha önce iyi bir hustle oyuncusu olarak nitelediğim ve oyunun her anını aynı yoğunlukta yaşadığını gözlemlediğim Jonas, bazı maçlarda savunmada çok fazla kaçak dövüştü. Ribolara ve bloklara yoğunlaşırken, bire bir savunmada aynı etkinliği göstermesini engelleyen bir mantalitenin etkisindeydi. Örnekse çeyrek finalde eşleştiği ve 1993 jenerasyonunun en iyi uzunu olarak gösterilen -hatta Eurohopes tüm Avrupalılar arasında 1 numaraya koymuş- Przemyslaw Karnowski karşısındaki savunmasına bakabiliriz. Leh uzun o gün standartlarının çok altında bir hücum başlangıcı yapıp, toy dönemlerindeki Nedim Dal'ın bile gıptayla seyredeceği 4/16 gibi bir şut yüzdesiyle girdi maça. Bunların el üstünden atılmış orta mesafe şutlar olduğunu düşünmeyin, 10 tanesi falan Jonas'ı ekarte ettikten sonra içine çok kolay bırakması gereken toplardı. Maç sonunda biraz daha ritme girip 7/21 seviyesine çeken Karnowski, kaptan Michal Michalak'a maçın başından beri beklediği yardım elini uzatan adam olmuşa benziyordu ki sakar bir beşinci faulle kendisini saf dışı bıraktı. Onun da kumaşı iyi aslında, normalde de bu kadar kötü bir bitirici değil. (Son gün pota altında çok zayıf olmayan Hırvatlar'a karşı 11/17 ile 29 sayı buldu mesela.) Zamanında bizim Oğuz Savaş'ta gördüğümüz sendromun bir benzeri geldi başına galiba ama atletizmi çok ışık vermiyor -düztaban bile olabilir- bu yüzden Avrupa için daha uygun bir topçu gibi. Valanciunas bu maçı da 26-24 ile kapamasına rağmen birkaç önemli soru işareti bıraktı yani, o yüzden rakamlara çok çabuk kanmamak gerek. Karnowski'nin atletik handikaplarını bilmek belki o 24 reboundu da normalleştirecektir gözünüzde, turnuva boyunca Polonya'nın rebound lideri de şutör guard Michalak oldu zaten.


23-14 evin arka bahçesinde de yapılsa düğmeleri ilikletecek bir performans hakikaten. Fakat lokavt döneminde işsizlik korkusu çeken, 'yarın gazeteye hangi manşeti atacağız bakalım' diye kıvranan bazı Amerikan yazarlarından sizi korumak da benim görevim. Ya da tarafsız ama fazla heyecanlı bulduğum Jonathan Givony gibilerinden... Bu hedefe yönelik kullanılan hileli cümlelerden en popülerini mercek altına alalım:

"Valanciunas bu seviyede bu istatistikleri yapan ikinci oyuncu. Daha önce 2003'te Andrew Bogut 26.3 sayı-17 rebound ile oynamıştı, o günden beri böyle dominant bir uzun görmemiştik."

Evet, bu seviye ile kastettiğimiz sadece ve sadece U19 seviyesiyse söylediğiniz doğru. Geçen sezon Beşiktaş forması giyen bir başka Avustralyalı A.J. Ogilvy'nin yaptığı 22-10 da bu denli göz ardı edilmeyi muhtemelen hak etmiyor, fakat sizin meramınıza hizmet etmediği için bunu yok saymanızı kabul edebilirim. Sonuçta bir dönem Vandy'de vadettiklerinin çoğunu yerine getirememiş ve sürgüne zorlanmış bir adam Ogilvy. Fakat henüz dört sene önce Madrid'deki U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Kosta Koufos'un yakaladığı 26.5 sayı, 13 rebound ve 3.5 blok ortalamalarını yok saymak için tartışmalı bir "bu seviye" tanımından fazlasına ihtiyacınız var. Ben kül yutmam! Koufos o turnuvada Valanciunas'ın karşılaştığı uzunlardan daha kötüleriyle karşılaşmamıştı. Örneğin Litvanya'ya karşı 37-20 yaptığında karşısındaki uzunlardan biri bu sene lotaryadan seçilen -kontratındaki sıkıntı olmasa Valanciunas'ın bu kadar gerisine düşmesi de beklenmeyen- Donatas Motiejunas'tı. Ya da Sırbistan maçını domine ederken bu sene draft edilen bir başka isim Milan Macvan'a karşı 33-13 yapmıştı.


Bugün Koufos şu lokavt ortamında dahi Avrupa'dan çok fazla rağbet göremeyen, bench sonunda size 6 faulden fazlasını verecek bir fizikten fazlası olmasını beklerseniz hayal kırıklığına uğrayacağınız bir uzuna dönüştü. Bu yolda öyle majör bir sakatlık geçirdiğini de söyleyemiyoruz. Yani aslında bu seviyede Jonas'ın yaptığına benzer rakamları yapan son oyuncu, NBA'de geçirdiği dört sezonda sadece 9 maça ilk beş çıktı. Ortalamalarıysa 3.5 sayı ve 2.5 rebound olarak şekillendi, 35-25 değil... Üzücü olan bir diğer durumsa, bu performanslar üzerine Valanciunas'a 'biggest steal of this draft' etiketini yapıştırmakta beis görmeyen bir grup yazarın birkaç ay önce Enes Kanter'in 2009 yazında Metz'de yaptığı 18-16 ortalamaları hakkında derin şüpheler duyuyor olmalarıydı. Bu rakamların yeterince rekabetçi bir ortamda yapılmadığını, karşısında Enes'i fiziken rahatsız edebilecek düzeyde birilerinin olmadığını sıralamak için nasıl da can atıyordunuz Jonathan? Evet altyapılarda bir oyuncunun 18 ve 19 yaşındaki halleri farklılık gösterebilir, 28-29 arasındaki farka benzemez örneğin. Ancak Valanciunas'a U19 seviyesinde yaptıklarıyla o etiketi bahşedebiliyorsanız -beşinci sıradan seçilmiş bir de bu adam, bahse konu etiket fazla iddialı- U18 seviyesinde Valanciunas'a karşı 35-19 yapan Kanter için 'birtakım lise maçları dışında yorumlarımızı üzerine inşa edebileceğimiz tek bir materyal sunmuyor' demeniz tarafsızlığınızın sorgulanmasına yol açabilir.

Öte yandan Valanciunas'ın yeni bir Koufos olacağını hiç zannetmiyorum. Basketbol hukukundaki adi karinelerden biridir: "Rebounding translates." Tek başına Jonas'ın bu alandaki üstün yetileri bile onu iyi birkaç kontrata götürecektir. Fakat Bogut gibi bir hücum portföyü oluşturabilmesine de hiç ihtimal vermiyorum. Şu anda şampiyonanın birinde, çok farklı zamanlarda ve çok farklı şartlar altında benzer istatistikler yapmış olmaları dışında elle tutulur fazla ortaklık da bulamıyorum oyunlarında. Sıkça yapılan Andris Biedrins kıyası ise güzel bir kıyas, oradan devam edelim. Hiç olmazsa 2 yaklaşık falan çıkar.


Fakat Jonas'ı bekleyen en büyük açmaz -diğer çaylaklardan farksız olarak- NBA'in gelecek sezonunun üzerine çöken lokavt bulutları. Rekabetçi basketbol oynamadığı her yeni gün onun gelişimini bir adım geri götürmeye namzet. Enes açısından bakınca durum daha da sancılı belki, fakat kalıplı NBA uzunlarıyla biraz idman yapması bire bir savunmasını yeterli düzeye çekebilmesi ve çaylak hatalarıyla çok zaman kaybetmemesi için kritik olacaktı Jonas adına. Ve Jonas buna her şeye rağmen Enes'ten daha fazla ihtiyaç duyuyordu.

NBA için iyi bir savunmacı profiline dönüşmesi yolunda yukarıdaki çekinceleri beraberinde taşıyan bir adam için Toronto'nun doğru adres olduğunu söylemek hayli zor olurdu. Bu yazdan önce... Dwane Casey onun için büyük bir şans. (Ülke basketbolu için de çok büyük şans. Kanada'nın bütün altyapıları Casey'nin emrine sunulmalı, bu şans kullanılmalı.)

Eski Ahit'e göre Yunus Peygamber (Jonas), Tanrı'nın Nineve'ye gitmesi yönündeki emrine karşı çıkıp Tarşiş'e gitmeye kalkınca gemisi fırtınaya tutulur ve bunun üzerine tayfalarınca denize atılır. Denizde büyük bir balık (Matta'ya göre balina) onu yutar, balığın karnında üç gün kalan Jonas tövbe edip yakarınca Tanrı'nın emriyle balık onu karaya kusar. Lokavt üç gün sürmeyecek, Jonas'ın yakarışlarının da sürece yardımcı olacağını sanmıyorum. Fakat balinanın midesinde geçireceği zamanda yapacakları çok önemli. Bu balina olmaya en yakın isim belli ki Casey... Takımın savunma alışkanlıklarını değiştirmek, daha doğrusu takımdaki savunmama alışkanlığını kırmak istiyorsa işlere bu çocukla başlaması yerinde olur. Eğer Jonas'ın pisliklerinden arınmasını sağlayacaksa, Casey'nin karnında geçecek bu lokavt süreci yararlı bile olabilir.


Bu da son metaforumu okurkenki ifadesiymiş Valanciunas'ın, ne dese haklı... Turnuvada göze çarpan diğer yetenekleri de ayrı bir yazıda derlerim.

Güncelleme: Savaş Birdal uyandırdı. Ben buyout sorunun çözülmesini çok yanlış anlamışım, gelecek sezonu her halükarda Litvanya'da geçirecekmiş Valanciunas. Gitti balina metaforu işte...

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...