19 Haziran 2009 Cuma

Final Serisi Lakırtıları

Öncelikle son iki maçta yaşanan basketbol dışı olaylardan başlamak istiyorum, gündem şu an onlar çünkü. Yazının ikinci kısmında da basketbola değiniriz.


Öncelikle tribünler üçüncü çeyreğin sonu ve dördüncü çeyreğin başı gibi bir gerildi. Ancak bu gerilim Fenerbahçe taraftarlarının arasındaydı, hem de salonun en güzel -ve muhtemelen en pahalı- yerinde yaşandı bu kavga. Nedenini bilmiyorum bilmek de istemiyorum açıkçası. Bu kavgadan sonra Fenerbahçe taraftarı desteğine ara vermeden devam ederken acaba dedim, maç sonunda olası Efes Pilsen şampiyonluğunu düşününce aklıma gelenleri kovmaya çalışarak. Yanlış hatırlamıyorsam 2 saniye vardı Fenerbahçe Ülker oyuncusu (kim olduğuna bakamadım o arbedede) basketi attığında. Efes Pilsen oyuncuları zıplamaya başlamıştı bile. Yani burada bir yanlışlık var, o 2 saniye arada kaynadı resmen. Ha 2 saniye daha oynansaydı bir şey olur muydu, büyük ihtimalle hayır ancak benim burada bahsettiğim taraftarlar öyle bir 'hayvanlık' yaptı ki maçın son 2 saniyesi arada kaynadı. Kaya Peker'le taraftarlar yumruklaştı, Ergin Ataman tekme yedi, Charles Smith yerde tekmelendi, taraftarı sakinleştirmeye çalışan Sinan Güler de tekmelerden nasibini aldı. Öncelikle söylemek isterim ki bu hayvanlığı bütün Fenerbahçe taraftarına yıkmak ayıptır. Ancak Fenerbahçe taraftarının bir kısmı rakip takım şampiyonluğunu hazmedemedi. Tabi burada tahrik unsuru da var illaki, Kaya'nın seri boyunca yaptıklarını göz ardı etmiyorum ancak bu yapılanların hiçbir şekilde özrü olamaz. Ali Koç'u da bu zamana kadar sevmezdim, ancak onun da final serisindeki duruşunu, dünkü beyefendiliğiyle birleştirince kendisi hakkındaki düşüncelerimi nötrledi. Muhtemelen salondaki en duyarlı Fenerbahçeli idi.

Şimdi burada bir de "futbol seyircisi" geyiği var. Evet doğru, bunlar futbol seyircisi. Şimdi de diyoruz ki, futbol seyircisi salonları terk etsin. Burada kendimizle çeliştiğimiz bir nokta var, biz basketbolu boş tribünlerde mi izlemek istiyoruz? Futbol seyircisini o salondan atarsan, o salonu doldurabilir misin? Final serisinde belki, ancak normal sezon maçlarında asla. Zaten normal sezon maçları (GS, FB, BJK taraftarlarından bahsediyorum) 150 kişiye oynanıyor, 100 tanesi futbol taraftarı. Oraya sadece renk aşkıyla gelmiş, basketboldan anlamayan, kavga gürültüye bayılan bir seyirci profili. Eğer bunları salonlardan atarsak sonra genelde yaptığımız gibi "Boş tribünlere oynuyoruz yakışıyor mu güzide kulüplerimize" diye ağlarız. Onun yerine bu insanları sahaya sokmamak için önlem alınması daha mantıklı değil mi? Örneğin Fenerbahçe Ülker'in sahası 10 maç kapatılsın bak bakalım yapıyorlar mı bir daha... Federasyon çok açık eyyam yapıyor, bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle görevi sürdürüyor. Bakın Chelsea-Barcelona maçında hakeme saldıran Didier Drogba ve Jose Bosingwa'ya. Toplam 10 maç ceza aldılar. Hem de onların yaptıkları Rasim Başak'ın, Mirsad Türkcan'ın ve Kaya'nın yaptıklarının yanında solda sıfır kalır. Drogba ve Bosingwa bir daha aynı davranışı sergiler mi? Hayır. Neden? Cezanın caydırıcılığı yüzünden. Hatta sadece bu iki oyuncu değil, artık hakeme saldıracak, bu cezayı gördükten sonra iki kere düşünür. Ama federasyon yine caydırıcı ceza vermezse, ilk derbide aynı şeylerin olmayacağının garantisini bana kimse veremez.


Dönelim basketbola ve başlayalım Will Solomon'dan. Kral, bence Fenerbahçe'nin seriyi kaybetmesindeki en büyük unsurlardan biriydi. İlk maç dışında yanılmıyorsam beş maçta da çift haneli sayılara ulaştı ancak çok kötü bir şut yüzdesiyle... Geçen sene de bolca yaptığı erken üçlük tercihleri, bu sene final serisi boyunca girmeyince şut yüzdesi düştü. O da yaptığı erken tercihlerden vazgeçmeyince, Efes Pilsen'i yıkmak için Sacramento'dan getirilen Sultan Süleyman, takımı satan bir numaralı oyuncu oldu. Sinan'ın savunmasına değinmeyeceğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, tabi ki "Solomon-Stopper"dan bahsetmeden geçmeyeceğim. Seri boyunca inanılmaz işler yaptı. Genelde savunmada, zaman zaman da hücumda. Örneğin üçüncü maçta Solomon'dan topu çalıp yaptığı smaç, ya da beşinci maçta attığı üçlükler takımına galibiyeti getiren katkılardı. Milli takım için umutlanmadım değil, yüreğine sağlık Sinan!

Oyuncu değerlendirmesi yapalım kısa kısa... Fenerbahçe'de Ömer Onan da ilerleyen yaşına rağmen hala inanılmaz mücadele ediyor. Her top için kendini feda ediyor, hala üst düzey savunma yapıyor, hücumda da hala riske edilecek bir oyuncu değil. Marques Green saman alevi gibi bile diyemiyorum, çünkü o kadar az parlıyor ki. Ömer Aşık uzun rotasyonunun en iyisiydi Mirsad ile beraber ancak onun da serbest atışları skandal. Ben serbest atış atarken bu kadar tedirgin bir adam görmedim. Korku filmine girmeye hazırlanan 10 yaşındaki çocuk gibi... Oğuz Savaş seri boyunca çok formsuzdu. Damir Mrsic bildiğimiz gibi... Son derece profesyonel, işini yaptı çoğu maçta. Emir Preldzic adam olacak çocuk, ama ne zaman olacak bilemiyorum. Oyun içinde kopuk kopuk. Son maçtaki gibi çıkıp 1 dakika içinde 8 sayı da atabiliyor, 25 dakika boyunca şut kullanmayabiliyor da... Oyun içinde istikrarı sağlaması şart. Semih Erden NBA'i düşünüyorsa birinin onu rüyadan uyandırması gerekiyor, hala vasat... Devin Smith iyi niyetli, sağlam profesyonel, ne iş olsa yaparımcılardan. Takıma faydası illa ki oluyor ancak bir yere kadar...

Kaya son iki maçta iyiydi de, o da çok antipatik arkadaş... Eskiden böyle değildi, daha efendi bir adamdı Kaya, TAU'da bozmuşlar bunu gavurlar! Preston Shumpert sezon içinde çok iyi değildi belki ama final serisinde harika oynadı, bir helal olsun da ona. Sinan'dan bahsettik zaten, çok iyiydi. Ender Arslan da bildiğimiz gibi. Susar susar, sonra bir periodda üç tane üçlük atar, sonra yine susar. Aynı tas aynı hamam. Bootsy Thornton çok iyiydi, garip şut stiline rağmen Shumpert'la beraber takımı taşıyan yabancılar oldular. Charles Smith Ömer Onan duvarına takıldı ve neredeyse hiç katkı veremedi. Mario Kasun'dan sezon öncesi daha fazlasını bekliyordum, ancak sezon içinde yaşadığı uzun sakatlık onu bayağı etkilemiş anlaşılan. Ancak son maçlarda iyiydi, sonradan açıldı diyebiliriz. Kerem Tunçeri'nin sahada kaldığı her dakika Efes'e faydaydı, yıllanmış şarap gibi maşallah... Kerem Gönlüm nedense seri içinde çok kullanılmadı, Efes'in zaman zaman 4 kısayı tercih etmesinin de etkisi vardı tabi bunda. Cenk Akyol harikaydı!

3 yorum:

Sheed dedi ki...

charles smith savunmada gayet iyiydi, şut ritmini bulamadığı bi seride oyuna küsebilirdi, egosuna yenik düşüp gereksiz zorlayabilirdi.. takımına diğer alanlarda katkı sağlamaya çalıştı onun yerine.. gerçek profesyonel bu, diğer smith de büyük profesyonel, ama arada öyle bi yetenek farkı var ki..

ali koç final serisindeki duruşuyla beyefendi oluyorsa, son maçtaki duruşuyla ben de kaya peker'e "sir" unvanını verdim.. verdim, gitti..

neyse ben de haftasonu uzun uzadıya yazayım.. şimdilik bilgin gökberk'in yazısını okuyabilirler doğru duruş için, milliyet'in sitesinde bulunabilir..

Doğuş dedi ki...

baba son mactaki durusunu takdir ettim sadece ali kocun. yoksa az cok biliyorum ne oldugunu ve neler yaptigini.

katki veremedi yanlis olmus hucumda katki veremedi olacakti.

Sheed dedi ki...

hoca tartışasım vardı benim, olmadı bu cevap heheh :)

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...