18 Nisan 2010 Pazar

Toffee Nut Latte: Batı Konferansı


Batı konferansı için birer sezon değerlendirmesi vermeyeceğim, çünkü orası için net öngörülerde bulunmamıştım. Sevgili Emre Özcan üstlenmişti o görevi burada, hesap vermesi gereken de o... Ben eşleşmelerden başlayayım vakit kaybetmeden, play-off havasına girmek lazım.

(1) LA Lakers - (8) Oklahoma City
Lakers şu anda en çok soru işareti yaratan iki takımdan biri konumunda. İşin ilginci ikinci takım da sezon başında burada Lakers'a kafa tutabilecek tek takım olarak öne çıkan, sezon başında bunu destekler mahiyette maçlar da çıkaran Nuggets... Her ikisi de play-off öncesi çok arzulanmayacak durumdalar ve bu kaos ortamı kimilerinin ellerini ovuşturmasına zemin hazırlıyor. Thunder bu takımlardan biri olacak kalibrede mi? Rakibinin kartlarının Fisher-Farmar-Brown üçlüsüyle en zayıf olduğu pozisyonda potaya gitme konusunda çok etkili bir oyun kurucuya sahipler. Her ne kadar sezon sonunda bir duvara çarpmış gözükse de, bu durumdan çıkabilecek bir karakteri olduğunu kısa kariyerinde birçok kez gösterdi Russell Westbrook. Hakeza UCLA yıllarında da bu durum böyleydi. Kevin Durant bu seneyle birlikte LeBron James'in arkasından ligin en imrenilen süperyıldızı haline geldi, ona sahip olmak başlı başına büyük şans. Bunun yanında Scott Brooks'un takımına hiç geri adım atmayan bir kimlik kazandırdığını da izledik. Sefolosha-Westbrook-Green üçlüsü sezonun en iyi üç savunma beşini oluşturacak olsam mutlaka burada kendilerine yer bulurlar. Kenardan gelen çaylak Serge Ibaka'nın da her seferinde büyük bir enerji getirdiği ortada.

Yine de kaybedecek şeyleri olan takım Lakers ve seri Lakers'ın serisi. Andrew Bynum ve Kobe Bryant bedenen ve zihnen sağlıklı bir seri geçirdiği müddetçe kapı Thunder için açılmadan seri noktalanacaktır. Fakat esas oğlanın All-Star sonrasında belki de kariyerinin en dağınık görüntüsünü vermiş olması endişe verici. Ron Artest savunmada tek tük örnekler dışında bir katma değer yaratamadığı gibi, hücumda üçgenin işlerliğini sağlayacak 3 numara olmak için de doğru isim gibi gözükmedi. John Hollinger ESPN'deki 'online chat' olayında Lakers'ın son dönemdeki düşüşünün birinciliği garantilemiş takımın gireceği türden tipik bir rölanti halinden ayrıldığını söyledi ki ben de bu görüşe katılıyorum. Lakers'ın oyunu istemli bir frenlere basmayla elde edilemeyecek kadar kötüydü, gerçekten sadece kötü takımların sahneleyebileceği bir şeydi. Ve itiraf etmek gerekir ki Lakers son birkaç aydır iyi oyunculardan kurulu kötü bir takım... King Bron'ı dinlendirdiği maçlarda bile Cavs için böyle bir şeyi söylemeye cüret edemezsiniz, fakat Lakers bize bu imkanı verdi.

Thunder adına ümitlenmek isteyenlere Kobe birçok sebep sundu, bunları Chris Ballard Sports Illustrated için şurada derlemiş. Yine de benim tahminim Lakers'ın iş başa düştüğünde gerek şampiyon karakteriyle, gerekse de kadrodaki büyük kariyere sahip winner oyuncularıyla bu seriye tutunup yoluna daha büyük bir özgüvenle devam edeceği yönünde... Çok somut şeylere dayanan bir tahmin gibi gözükmüyor, farkındayım. Lakers in 6.


(2) Dallas - (7) San Antonio
Lakers arkasına dizilmiş takımların birbirlerine yakın görüntüsü, son dönemde zenginin krizden etkilendiği, kimi fakirlerinse borsadan köşeyi döndüğü bir ortamda daha da pekişti. Bu nedenle yeni bir talihsizlikle karşı karşıya olan Portland'ın serisi dışında kesin konuşmak kolay değil. Yine de ben birçoklarının aksine bu seride 7 maçı görmeyeceğimiz konusunda kullanmak istiyorum kesin konuşma hakkımı. Mavs'e çok inandığımdan değil. Hepimizin hakkında zaman zaman "Keşke dünyayı da onlar yönetseydi, hiç savaş olmazdı" diye içinden geçirmesini sağlayan Spurs organizasyonunu küçümsemem teklif bile edilemez zaten... Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifem, seneye Spurs şarkılarıyla başlayan, ardından Nets mağlubiyetiyle "Tony Parker bütün golleri nikahtan önce atmış" seviyesizliğine geçiş yapıp yine aynı Spurs'ü dalga konusu haline getiren, vazgeçmeyip iyi bir seriyle girilen play-off zamanında tahmini sorulduğunda Spurs'ü favori gösterebilecek kadar ileri giden adamların varlığında tutarlı birkaç şey söylemek...

Dallas'ın her şeyden önce kadrosunda franchise player olarak Dirk Nowitzki'yi bulunduran her takım gibi sonunu görme konusunda çok şey vadetmediğini kabulle başlıyorum. Fakat Donnie Nelson'ın burada yarattığı çete Nowitzki'nin daha önce hiç sahip olamadığı nitelikte. Jason Kidd'in son dönemde biraz vites düşürdüğünü gözlemledik, fakat karşısındaki Parker'ın geçen sene bıraktığı yerden devam etmesiyle bir sıkıntı haline gelebilir ancak bu formsuzluk, yavaşlık, yaşlılık ya da adı her neyse... Ben bu varsayımı yapmamız için ortamın çok elverişli olduğunu sanmıyorum. Sakatlıktan sonra kendini hiç rahat hissetmediğini gördüğümüz Parker'ın bu sezonki sağlıklı günlerinde gösterdiği grafiğin bile kariyerinde uzun yıllardır düşmediği kadar aşağılarda olduğunu da izledik. Manu Ginobili acayip bir oyun oynayarak play-off yapma ihtimali sorgulanan takımına resmen kademe atlattı. Şu anda konuşulan ihtimal, takımın seri geçme ihtimali ise bunu en çok Manu'ya borçlular. Tim Duncan gençlik iksirini bulmuş değil, ama yıllardır 'artık yaşlandı' geyiklerine tokat gibi cevapları var. Özellikle savunmada ayakları yavaşlasa da çok daha komple bir oyuncuya dönüştüğünü söyleyebiliriz oyunun bu safhasında. Savunmayı beyinle yapmayı öğrenebilirsen yaşlılık hakikaten başa çıkılmayacak bir problem değil... Bahse konu geyikleri sürdürenleri anti-klişe timine havale ediyorum.

Dallas bana pek play-off takımı gibi gelmiyor hala ama bu seride takılmalarını sağlayacak kadar güçlü bir rakip göremiyorum karşıda. İyi bir üçlü var ama yardımcı roller yetersiz oyuncuların üzerine kalmış gibi. Richard Jefferson'ın koyacağı her olumlu performans seriyi biraz daha uzatabilir ama buna karşılık verebilecek bolca oyuncu diğer cephede de mevcut. Mavericks in 5.


(3) Phoenix - (6) Portland
Sene boyunca sakatlıklardan en çok çeken takım olan, Rose Garden'ın bir yatır üzerine inşa edildiği söylentilerine önayak olan Blazers, kaybettiği iki uzununun yokluğunu Marcus Camby ile nihayet doldurabilmiş gözükürken bu sefer de süperyıldızı Brandon Roy'un sakatlığıyla sarsıldı. Onun yokluğunda oynamaya da alışıklar, fakat kolay olmayacak. Oyunu forse eden bir kısaya ihtiyaç duyarlarsa Andre Miller her zaman orada, fakat bunun doğru formül olmadığını Sixers taraftarları da onaylayacaktır. LaMarcus Aldridge böyle durumlarda en iyi ihtimalle işini yapmaya devam etti, farklı bir karakter göstermesini beklemek doğru olmaz. Sezon boyunca formsuz gözüken ve Avrupa'ya geri dönüş senaryoları alevlenen Rudy Fernandez'in vereceği reaksiyon dışında fazla bir merak konusu yok bu seride Blazers'ın bana sunduğu... Seriyi alacak değiller ya!

Arizona taraflarında ise yine sezonu en formda bitiren takımlardan biri var. Kimya için tek tehdit olarak gözüken Amare Stoudemire'ın kontrat sezonunda bir sevgi kelebeğine dönüşmesiyle birlikte çok mutlu bir takım haline geldiler. Ve büyük usta Kayahan'ın, pardon Burak Bıyıktay'ın çok güzel bir sözü var: "Spor mutlu insanlarla yapılır." (Beşiktaş taraftarı -varsa Cola Turka taraftarı da- böyle bir Zen Master'a sahip olduğu için çok şanslı. Bugün herkes ne kadar mutluydu.) Uçak yolculuklarında çekilen "Steve Nash'le Olacak O Kadar" skeçleri, Utah maçı öncesinde basına sızdırılan Hollywood kokan hikayeler, maç sonrası çiğ köfte partileri, komiklikler şakalar... Birçok otoritenin de final için sleeper adayı haline geldiler ki konferans finalinin çok uzak durduğunu düşünmüyorum ben de. Yukarıda bahsettiğim -gerçekliğinden emin olmadığım- hikayeye göre konferansın play-off tablosunu çizecek Utah maçından önce Steve Kerr soyunma odasına iner. Kilit oyuncuları dinlendirerek o gün için daha iyi bir eşleşme olarak gözüken Denver eşleşmesi için -tabir yerindeyse- yatmayı önerir... George Karl'ın eksikliğinden ve Kenyon Martin'in sağlık durumundan kötü etkilenmiş gözüken ve Portland'ın aksine hızlı tempo tercih etmesiyle de Phoenix için biçilmiş kaftan olan Denver karşısında takımın şansı daha yüksek olacaktır planlanana göre. Fakat soyunma odasında herkes oynamak istemektedir ve maç için büyük bir heyecan duymaktadır. 20 sayı farkla da kazanırlar. Bayağı bir hikaye. Bakalım nereye kadar gidecekler? Robin Lopez'in ikinci turdaki olası geri dönüşü bu takıma seviye atlatabilir, hakeza Leandro Barbosa'nın biraz olsun silkinmesi de. Goran Dragic ve Jared Dudley takım içerisinde birer yapıştırıcı haline geldiler ve bu tip oyuncular Phoenix'in geçen sezon arayıp da bulamadığı şeydi. Bir de istekli bir Amare. Hepsini buldular.

Portland ligin en karakterli takımlarından... Oyuncu yapısı da genel anlamda buna müsait, coachun felsefesi de. Geçen sene Houston'ın yaptığını yapıp böyle bir sakatlığın yaratacağı şok etkisine olumlu reaksiyon gösterebilecek bir karakterden bahsediyoruz. Fakat bunu sezon boyunca defalarca yaptılar zaten. İmkansızı başarma hedefi her zaman çekici gelir insana, fakat bir noktadan sonra bu imkansızlık içine yeni olumsuzluklar dahil olduğunda devam etmek zorlaşır ve umut kırılır. İlki ne kadar insan doğasının parçası olarak algılanıyorsa, ikincisi de öyle algılanmalıdır. Suns in 5.


(4) Denver - (5) Utah
Yahu benim görüşüm Utah'ın ağır bastığı yönündeydi burada da, o cephede de bir sürü belirsizlik var. Kimin ne kadar sağlıklı olduğunu kestiremiyoruz, yetkililer de açık vermemeye niyetli. Maça da az zaman kaldı, ben sizi bilen birilerine yönlendireyim. Adet yerini bulsun diyenlere... Jazz in 6.

"Nuggets'ı sık takip edenler mutlaka birini çekip çıkaracaktır kadrodan ama beni Nuggets takımında rahatsız eden oyuncu sayısı Fener takımındaki oyuncu sayısından daha azdır. Beşiktaş takımı da iyi futbol oynamıyor ama rakibi de oynatmıyor. Bunun konuyla ilgisi yok. J.R. Smith oyuncusu da TBL liginde oynasa her gün dayak yer taraftar seyircisinden. Sergen Yalçını..."

Esas konu şu, batug.com yeni bir yürek patlaması sonucunda dergileri ikiledi ve sezon başındaki muazzam -tık- 'season preview' sayısına bir de 'season review' ve 'play-off preview' içerikli çalışma ekledi. Ödüller de güzel insan Şaban Işık'ın kaleminden çıktı, benim sezon ödüllerimi de derginin sonuna iliştirilmiş tablodan görebilir özel hayranlarım. Acayip yazılar var, tamamını okuyamadım ama şovu çalan yine Denver yazısıyla Gökhan Özşahin olmuş gibi. Sergen Yalçını! Oytun "Kaptan" Özdemir'den daha nitelikli şeyler yazmamız da pek mümkün değil konu Utah ise. Gidin orayı okuyun... Herkes bir yana, Gürkan Menteş ve Kubilay Kahveci bir yana tabi her zaman olduğu gibi. Ben anasayfaya aşık oldum bir de.

2 yorum:

Faruk dedi ki...

Spurs'e haksızlık etmişsin Cem. Bir şampiyonun yüreğini hafife alma geyiğine girmiyeceğim ama sonuçta Spurs. Mavs 6'da alır gibi gözüküyor seri.

Sheed dedi ki...

çok üzülüyorum bu spurs'e :(((

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...