15 Haziran 2011 Çarşamba

Young Folks 2011: Şanı Büyük Kemba Paşa, Plevne'den Çıkmam Diyor


Connecticut, Jr.
6' 1", PG
Bronx, New York (1990)

Henüz Kemba Walker lisedeyken ismini draft çevrelerinde duymaya başladık. Tepesini Brandon Jennings, Jrue Holiday, Tyreke Evans gibi guardların işgal ettiği 2008 lise klasmanında 16. sırada gösterilmişti. O zamanlardan aklımda kalan bazı yorumlar da one and done olabilir şeklindeydi ama UConn'daki ilk senesi beklentileri karşılamadı. A.J. Price'ın yedeğiydi ve benchten enerji ve skor katkısı getiren oyuncu kimliğindeydi. O sene içinde birkaç maçını hatırlıyorum. Elite 8'te Missouri'ye 28 atması dışında çok bir özelliğini görmemiştim. İkinci senesinde Price'ın Indiana tarafından draft edilmesiyle Kemba ilk beşe yerleşip dağıtıcı görevini üstlendi. O takım fazla ileriye gidemeyince ben de yavaş yavaş umudumu yitirmeye ve yirmili sıralardan seçilecek alelade bir guard olacağını düşünmeye başlamıştım. Ta ki geçen sene bize yaşattığı efsane sezona şahit olana kadar...

1- Şut tehdidi yaratır mı?

Şu an için uzak mesafe şutu kabul edilebilir seviyede ancak gerçekten bir yıldız olacaksa kendini geliştirmeye buradan başlamalı. Koleje ilk geldiğinde 'şutu hiç yok' diye lanse edilen bir oyuncuyken ikinci sezonunda maç başına 3.3 denemeyle %34 üçlük attı. Son sezonunda iyice artan sorumluluğuyla beraber maç başına 5.5 üçlük deneyerek %33 isabet buldu. Bu yüzdelerin oluştuğu ortamı da göz ardı etmemek gerek; özellikle başa baş giden maçlarda genelde 2-3 savunmacıyla boğuştuğunu hatırlatalım. Şut formu da bana gayet güzel görünüyor, mekaniğinde herhangi bir problem yok. Dahası top elinde değilken screenleri okuyabilmesi ve etrafında neler olup bittiğini süzmesi de pastanın kreması. (Üzerindeki o krema da çok ağır olur halbuki, hiç sevmem.)

2- Topa bir Can Bartu edasıyla hükmedebilir mi, kaleye yani potaya penetre eder mi?

Top eline yakışıyor derler ya işte aynen öyle. Çabukluğu, slalom yapar gibi köşeleri dönmesi, aniden yön değiştirebilmesi, boşlukları savunmacısından önce görmesi bir üst seviye için çok önemli özellikler. Hayır, Ömer Üründül esprisini burada kullanmayacağım, daha önümüzde çok profil var.

3- Peki ya saha görüşü, pasları? Sen önce buna cevap ver.

Tek kelime: Keyif. Hep kendi oynuyor, pas vermiyor diyenlere tavsiyem kritik maçlardaki asist rakamlarına bakmaları. Kentucky ve Arizona maçlarında 7'şer asist. (Finalde 0 asist ve 5/19 FG'e rağmen kazandılar ama o finalden zaten kimse bir şey anlamadı.) Bencilliğini takımda kendisinden başka iyi denilebilecek hücumcu olmamasına -Lamb var ama o da bir ara çaylak duvarına öyle bir tosladı ki, uzun süre toparlayamadı- bağlanabilir. İkinci senesinde dağıtıcı rolünü üstlendiğinden bahsetmiştik, ama üçüncü senesinde hocası ona bambaşka bir görev verdi, o da bu işten alnının akıyla çıktı. Rererö olmasın.

İlk üç sorunun cevabını alt alta topladığımızda benim hastası olduğum bir durum çıkıyor ortaya: Triple-threat. Yani basketboldaki en temel konsept, üçlü tehdit. Benim hatırladığım Stephen Curry'den bu yana bir prospect hakkında bu kadar rahat kullanamıyorduk bu tabiri.


4- Laga luga yapma da, bana savunmadan haber ver.

Oyunun genelinde, özel bir savunma görevi olmadığında kerhen savunma yaptığı bir gerçek. Ancak hücumda her şeyi yaptığını göz önüne alınca daha fazlasını beklemek haksızlık olur. Boy olarak da NBA'deki kendisinden daha uzun ve kalıplı 1 numaraları savunurken zorlanacaktır. Çabukluğu sayesinde savunmada topa baskı yapmak için kullanılabilir ama genel itibarıyla sahadaki diğer dört oyuncunun Kemba'nın açıklarını kapatması gerekecek. Görünen tablo o.

5- Uçar mı kaçar mı?

Elit bir atlet diyemem. Atletizmi asla bir Alex... Aman işte Alex demişim, Derrick Rose veya John Wall sınıfında değil ama iyi bir atlet.

6- Ölçümleri ne alemde?

Boyu 6' 1" ölçüldü ki pozisyonu itibarıyla NBA'de 1-2 inch kısa kalıyor. Kolejde bile çember etrafında müthiş bir bitirici değilken NBA için mutlaka yeni yollar geliştirmesi gerekecek. Ancak en büyük özelliği yaratıcılık olan ve kendini geliştirebildiğini kolejdeki yıllarında ispatlayan bir oyuncu için dünyanın sonu olmaz. Kaldı ki, kalıp olarak bir T.J. Ford değil.


7- Nisan Mayıs ayları gevşer gönül yayları...

Baskı, stres arttıkça boyut değiştiren bir oyuncudan bahsediyoruz. Hırsı, liderliği, rekabet duygusu, şampiyonluk apoleti, oyunu sevmesi, yüreği ve doğal yetenekleri bir araya gelince ortaya sıra dışı bir oyuncu çıkıyor. Bunlar boyunun 1-2 santim kısa olmasıyla veya şut yüzdesinin istenenden %1-2 düşük olmasıyla çöpe atılacak özellikler değil. İyi bir koçun Jose Barea'yla, hem de play-offlarda neler yapabildiği ortada. Şahsi görüşüm 3. sıradan Utah'ı geçmemesi gerektiği yönünde. Kadronuzda Dwyane Wade, Kobe Bryant ayarında dinamik skoreriniz yoksa -ki birçok takımın yok haliyle- işe 1-5 numaralardan başlayacaksınız.

8- Kristal Küre

Scoutların 'it factor' diye tanımladıkları o tılsım Kemba'da var. Dallas'ın şampiyonluk maçı esnasında yaptığımız sohbette Kemba > Irving demiş bulundum ama bir sorun, neden öyle dedim? Argüman özetle şu şekilde: Turnuva öncesi sağlıklı bir Kyrie Irving'i alıp Kemba'nın yerine koysak UConn yine şampiyon olur muydu? Ben olamazdı diyorum. Başka herhangi bir oyuncuyu koysak olur muydu? Yine olmazdı. İşte o 'it factor' şampiyonluğu getirdi. Ha diyeceksiniz Irving daha 19 yaşında, 2 sene sonra Kemba'dan fersah fersah iyi olabilir. Mantıklı ama yürek işin içine girince yine Kemba'nın ağır basacağını düşünüyorum. Tabloyu hatırlayın: Kentucky ile Final Four maçına çıkılacak... Herkes Kentucky'yi favori görüyor, haksız da değiller; genel kanıya göre dört pozisyonda Kentucky üstün, point guardlar da hemen hemen eşit. (UConn da tecrübe ve bench olarak daha üstündü onu da söylemek lazım.) Buna rağmen UConn maçı alıyor ve sene başında kimsenin fazla bir şey beklemediği takım şampiyon oluyor. Sezon içinde ve özellikle NCAA turnuvasında hiç kimseden Kemba'nınkine benzer bir yük taşıması beklenmedi, zaten yerine kimi koysanız o boşluğu dolduramazdı ve bu isimlere Irving de dahil.

Video: Jim Calhoun on Kemba Walker

Tabi bir oyuncunun NBA potansiyeliyle NCAA performansı her zaman örtüşmeyebilir, bunu da aklımda tutarak kristal küreme bakıyorum ve kafaya oynayan takımda ilk beş oyuncusu, play-off takımında birinci veya -daha büyük olasılıkla- ikinci opsiyon olan bir oyuncu görüyorum.


Son sözüm de başlıkla ilgili... Walker şartlar ne olursa olsun kaybetmeyi kabul etmeyen bir oyuncu. Louisville maçında Preston Knowles'un UConn'u darmadağın etmesi ve Kemba'nın molada koç Jim Calhoun'a "Ben tutayım hoca, valla attırmam" demesi. Arkasından Knowles'a yapışarak airball attırması ve galibiyet basketinin pasını vermesi. Elite 8'te Arizona maçının sonunda olanlar... Calhoun gibi tecrübeli bir hocanın gerektiğinde Kemba'nın tavsiyeleri doğrultusunda fikir değiştirmesi.

Muhtemelen gaza geldiğimden biraz abartıyorumdur ama siz yine de Kemba'nın NBA'de yıldız olma ihtimalini göz ardı etmeyin.

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...