30 Mayıs 2009 Cumartesi

Beat L. A.?


"Daha önce de sözünü etmiştim, bir Los Angeles Lakers sitemiz var, Nahbeatla. Her şehirde, her maçta, L. A. Lakers'ı yenme umuduyla bayrak açanlara bir cevap: 'Beat L. A.'e, yani, "Nah yenersin" kabilinden.

Oysa bu yıl, Lakers'ı yenmek o kadar da zor bir iş değil gibi görünüyor. Shaq, malum, gönderildi. Kobe'nin çeşitli sorunları oldu, o oynamayınca takım kendini toparlamakta zorluk çekiyor. Hoca meselesi de cabası. Lakers, play-off için mücadele ediyor, belki giremez, belki girer. İkincisi daha zor ama mucize değil. Girince ne yapar, o da bilinmez.

İnsan üzülüyor, tabii. Kaldı ki, Los Angeles dışındaki bir şehirde de pek parlak sonuçlar almayan bir başka takımımız var. Neyse, bizim grupta Türkiye'nin futbol takımlarından söz etmemeye, benzetmeler yapmamaya, özellikle de edebi elden bırakmamaya titizlik gösterilir. Ama dedim ya, zaman zaman bir hüzündür sarıyor insanı, insanları.

İşte öyle bir ruh hali bastırmak üzereyken, iki-üç gün önce bir arkadaşımız Amerikan basınından bir alıntı yaptı: "The crowd of 23.319 was just the second sellout of the season for Charlotte." Neymiş? Charlotte Bobcats sezon başladı başlayalı ikinci kez bütün biletlerini satmış, salonuna 23.319 kişi doldurmayı başarmış. Niye? L. A. Lakers'la oynadığı için.

Arkadaşımız, bu alıntıyı kim olduğumuzu, ne olduğumuzu hatırlayalım diye yapmıştı. Lakers, önceki takımına ilgi göstermediği için 'franchise'ı taşınmaya itmiş olan, ligin en amaçsız takımlarından birine sezondaki ikinci 'sellout'unu, üstelik de sezonun sonlarında yaptırıyor. Charlotte'un bütün biletlerini sattırıyor. Yalnız Charlotte'un mu? NBA'in bütün takımlarının, sanki şampiyonluğun bir numaralı adayıymış gibi Lakers'a karşı bilendikleri bir gerçek. 'Beat L. A.' yazılı pankartlar açıyorlar, "Beat!" diye tempo tutuyorlar; her şehirde, her deplasman maçında Kobe'yi yuhalıyorlar.

O arkadaş, yazısında Kobe'yi yuhalayanlar için, "...tecavüz konusunda çok mu duyarlı insanlar zannediyorsunuz?" diye soruyordu. "Kobe Utah'ta oynasa hala yuhalanacak mıydı zannediyorsunuz?"

Zannetmiyoruz elbette. Ama hep böyle olmuştur. Lakers hep stardır. Tarihte kalmış ebedi Boston Celtics rekabetini hatırlıyorum. O maçları orada burada, otellerde seyrederdik. Resmen birkaç arkadaş birleşir, önemli maçlarda 'uydu'lu bir otelde oda tutardık. Bazen de aynı teçhizata sahip birileri olurdu, evine gidilirdi. Zor işti yani. O maçları izlerken, Amerikan basınında NBA haberlerini kovalarken (basket oynamayı bırakalı hayli olmuştu ama, burada da, dışarıda da izliyorduk) gönlümüzü L. A. Lakers'a kaptırmıştık. Belki yıkılmaz göründükleri için, efsane oldukları için, ya da sadece çok iyi oynadıkları için... Bir ihtimal, bu kadar iyi oynamaları nedeniyle kendi taraftarları dışında kimse tarafından sevilmedikleri için, ki bu durumda o 'kimse'lere otomatikman gıcık olunurdu.

Buna kısaca 'Carl Lewis sendromu' diyoruz. Ya da, daha yeni haliyle 'Marion Jones sendromu'. Hem yetenekli, hem genç, ayrıca güzel, ha? Yaşatmazlar, kardeşim. İnsanlar, kişileri de, takımları da böyle doruklarda tutmamayı kendilerine iş edinir. Oldukları yeri hak etseler bile. İşte onun içindir ki bu yılın başarısızlığı bizi yıkmıyor. Çünkü L. A. Lakers bir efsane ve efsaneler de bir yılda yıkılmaz."

Sevin OKYAY
Radikal, 17 Mart 2005

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...