Euroleague, NBA, Şampiyonlar Ligi ile bu dönemlerde çok yoğunuz zaten de snookerı da pas geçmemek gerek. Bugün fırsatım oldu, yarı final eşleşmelerinden birinin üçüncü seansını izleyebildim. Aslında bu turnuvada da The Crucible'da görmeye alışık olduğumuz sürprizler ziyadesiyle ön plana çıkmış durumda. Ben biraz içgüdüsel, belki biraz da öyle istediğimden Allister Carter'dan bekliyordum o sürprizi, favorim de Stephen Maguire idi açıkçası... Maguire'ın ilk tur maçını da Eurosport'tan izleme fırsatı bulmuştum, oldukça formda gözükmüştü. Ama Avustralyalı Neil Robertson, önce Ali'yi, ardından da Maguire'ı saf dışı bırakmayı başardı. Bir başka solak Mark Allen da efsane Ronnie O'Sullivan'ı elemiş olmanın gururuyla bugün John Higgins önünde ter döküyordu. Fiil seçimini sorgulamadan devam edelim... Higgins de az buz efsane değildir hani, genç Kuzey İrlandalı da biraz tedirgin görünüyordu ilk framelerde. İkinci seans bittiğinde 13-3 önde olan Higgins işi fazla uzatmayacağa benziyordu. Fakat akşam seansında Allen toparlanma belirtileri gösterirken, Higgins de mental olarak bir düşüş yaşıyordu açıkça. Mark Selby ile 13-12 biten müthiş bir çeyrek final oynayarak buraya gelen Higgins'teki bu düşüşü çok da yadırgamamak lazım. Ama öyle basit görünen safety shotları öyle kötü uyguladı ki Higgins, buradan efsanevi bir dönüşe bile tanık olabiliriz. Yarı final 33 frame üzerinden oynanıyor ve sadece 2 frame alması yetecek 15-9 önde olan Higgins'e ama bu görüntüsünden sıyrılması şart. Bir favorim yok, ama Shaun Murphy götürür gibi geliyor. Öte yandan da Higgins güzel bir uyku çekerse bu gece, neden olmasın?
Snooker yazmaya devam etmem herhalde de birkaç kişi istihdam edebilirim, Erhan da iyi bir izleyicidir. Kategori olarak ekleyelim de, kısmet! Murphy de, Robertson önünde 9-5 olan üstünlüğünü son iki framei verdikten sonra bir nebze de olsa kaybetti. Yarın o masa daha fazla şey vaat ediyor biz snookerseverlere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder