
NBA'de ilk hava atışına kısa bir süre kaldı. Mevsimsel problemler nedeniyle bir türlü preview olayına giremiyoruz. Yoğun bir mesaiye ihtiyaç duyuyor o olaylar, bizde de pek fazla boş zaman yok gibi... Bu haftasonu yazmayı planlıyorduk kısa da olsa bir şeyler ama Oktay'dan ses gelmeyince rafa kaldırmış olduk sanırım. Özetlemek gerekirse şu anda şehirler arası uçuştaki Ricky Davis yorgunluğundayız blog kadrosu olarak. DeAndre Jordan çekmiş yukarıdaki fotoğrafı da... Twitter çıktı, mertlik bozuldu. Doğu konferansı için ben başka bir platforma bir şeyler karalamıştım, yayınlandığı zaman link veririz artık.

Chicago, Utah, Golden State, Phoenix, Boston, New York, Dallas ve Orlando'nun pre-season maçlarına denk geldim. Tabi ideal rotasyonları kullanmaya gerek görmüyor coachlar şu aşamada... En taze maç açık alanda oynanan Phoenix-Golden State maçı... Geçen sezon bu denemeden sonra oyuncular havanın soğukluğundan ve dolayısıyla sıcak kalamamaktan yakınmışlardı. Aynı zamanda rüzgar da şutu etkileyecek seviyedeydi söylenene göre... Dünkü maç için yapılan seçim Indian Wells idi... Sıcaklık ve rüzgar konularında geçen seneki kadar sorun çıkarmamış oyunculara anlaşılan. Oyuncuların bazıları da tedbiri elden bırakmayarak forma altına tişört giymeyi seçmişlerdi. Seyirci için kötü bir görüntü çıktı ortaya... Golden State aslında play-off yapabilecek kadar yetenekli bir oyuncu grubuna sahip. Ancak Don Nelson'ın bitmek bilmeyen denemeleri iyiden iyiye kabak tadı verdi. Stephen Jackson'ın da takımdaki durumuyla ilgili sorunları olduğu ortada, takım tarafından cezalandırıldığı için bu maçta sahada değildi. Cezaya sebep olan da Lakers'a karşı oynadıkları son hazırlık maçında 10 dakikalık süre içinde beş faul ve bir teknik faul alarak maçı açıkça sabote etmesi. Captain Jack geçen ay içerisinde de basın yoluyla takasını istediği için bir ceza yemişti NBA yönetiminden. Golden State günlerinin sayılı olduğunu söyleyebiliriz, Yahoo Fantasy sezonu açılmışken 'aman dikkat' diyelim...

Channing Frye mevcut Phoenix kadrosunda ilk beş bile çıkabilir, bu fırsatı nasıl değerlendireceği kariyerini doğrudan etkileyecek. Phoenix adına Louis Amundson, Jared Dudley, Goran Dragic gibi isimlerin ekstra efor sarf ettiğini gördük. Hatta Amundson orta mesafeden isabetli bir şut kullanıp herkesi dumura uğratmayı da başardı. Earl Clark'tan yana fazla umutlu değildim, Louisville mezunu bu maçta da NBA klasında gözükmedi açıkçası. Terrence Williams'ın yancısı olarak Louisville'de iyi iş çıkarıp mock draftlerde basamakları hızlıca tırmandı geçen sezon, fakat sahada gördüğümüz o fizikteki çaylaklara özgü hamlıktan çok bir kalite yoksunluğu bana kalırsa. Yine de zaman tanımak lazım. (Şimdi kontrol ettim de 4/16 saha içi isabetiyle ayrılmış sahadan. Soğuktandır.)

Söz çaylaklardan açılmışken Chicago'nun bu seferki Baby Bulls denemesi başarılı olacağa benziyor. James Johnson ve Taj Gibson seçimleri hakkında burada da olumlu konuşmuştuk, beklediğimizden de iyi göründüler Londra'daki Utah karşılaşmasında... Stephen Curry'nin belli yetenekleri var, fakat ben hakkında net konuşmak için bir tam sezonu geride bırakmasını bekleyeceğim. All-Star seviyesinden uzakta gördüğümü söyleyebilirim ama. Anthony Randolph çok iyi gözüküyor orada, Anthony Morrow da geçen sezonun en güzel sürprizlerinden birini yaptıktan sonra iyi bir skorer olarak uzun yıllar bu ligde yer alacağını gösteriyor. Flip Murray ve Michael Redd de draft döneminde pek adlarından söz ettirememiş, ancak daha sonra bu ligde önemli parçalar haline gelmişlerdi. Özellikleri açısından benzerlik gösteren bu 22 numaranın kaderi de benzerlik gösterebilir, tabi Murray örneği daha uygun bir örnek olacaktır.

Derrick Rose'un yokluğunda Chicago'nun limitleri hakkında çok fazla izlenim elde edemedik. Boston karşısında pek rakip olabilecek bir takım bulamadı, ben de Ceyhun Eriş faktörüyle zaman zaman Belçika-Türkiye maçına geçtim hatta sıkılıp. (Orada da fazla duramadım gerçi, Eden Hazard oynasaydı bari arkadaş. Dick Advocaat'ı zaten hiç sevmem, bir de hala Emile Mpenza falan. O mu götürecek seni 2012 finallerine? En kötü günündeki Türkiye'yi yensen ne olacak? Gerçi en kötü günümüz hep böyle olsun, Fatih Terim gitti daha ne olsun.) Bu yukarıda zikrettiğim takımlardan beni en çok etkileyeni ise Dallas oldu. Shawn Marion ve Josh Howard da oynamadı söz konusu maçta. Bu isimler gelince bir kez daha izlemek lazım... Ama özellikle Drew Gooden güzel bir ekleme olmuş, Erick Dampier'ın önüne geçebilir rotasyonda. Quinton Ross, bir Rick Carlisle takımında maksimum verim gösterebilecek niteliklere sahip. Matt Carroll'a Lakers'ın bir şans verebileceğini düşünüyordum, hatta Adam Morrison yerine keşke onu alsaydık da demiştim Vlade Radmanovic'i gönderdiğimiz takasta. Gerçi o takasın başrolünü Shannon Brown kapmış durumda şu anda ya neyse... Carroll da iyi bir parça olabilir rotasyonda, Jason Terry de kenardan gelmeye devam eder belki. Öylesi daha güzel... Saha avantajını alması sürpriz olmaz Batı konferansında. Lakers'ın arkasına Denver-San Antonio ikilisini koyuyorum şu anda. Fakat Dallas, Portland ve hatta New Orleans'ın araya girmesi de mümkün olabilir. Utah da kurtulsun şu Çakal Carlos'tan, ondan sonra düşünelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder