
NBA ile yakından ilgilenenler bilecektir Stephon Marbury-Knicks ilişkisinin gelişimini... Çok da uzun uzadıya yazasım yok. Ancak sezon başından beri parke yüzü gösterilmeyen Starbury, takımla birlikte kampa katılmayan ve sahaya çıkacak sağlık durumundan yoksun Danilo Gallinari'nin aldığı şanslardan bile mahrum bırakıldı. Bunun üzerine bir oyuncu doğal olarak kontratının buy-out edilmesini bekler. Marbury de bunu bekledi. Ama Walsh-D'Antoni ikilisi buna da izin vermediler. Sonra Donnie Walsh, "Büyük LeBron 2010 Projesi" dahilinde takaslara girişti, Cuttino Mobley'nin kalp sorunları falan derken günahım kadar sevmediğim Mike D'Antoni, yine Marbury'den yardım almak zorunda kaldı. Kalmış... Aslında bu noktalar net değil, zira Marbury söz konusu maçın öncesinde soyunma odasında formasını bulamadığını da belirtmiş. MSG civarlarında yine pis işler dönüyor. İlk değil. Ama ne olursa olsun, bu aslan parçasının karaktersiz Q'ya verdiği cevabın güzelliğini gölgelemez.
"When things got bad and then worse, guys like Quentin Richardson say, 'I don't consider him a teammate. He let his teammates out to dry.' He didn't care I was his teammate when I was banished. They left me out for dead. It's like we're in a foxhole and I'm facing the other way. If I got shot in the head, at least you want to get shot by the enemy. I got shot in the head by my own guys in my foxhole. And they didn't even give me an honorable death."
Geçmişte yaptığı büyük dangalaklıklar oldu. Her zaman Jason Kidd'den büyük bir oyun kurucu olduğunu iddia etti, kariyerinin ilk birkaç senesi sonrasında da hep kahkahaları buldu karşısında cevap olarak... Kidd'den büyük oyuncu değildir muhtemelen ama daha büyük adam yıllardır gözlemlediğim kadarıyla. Bu aşağıdaki sözler de son nokta oldu. Önümüzdeki birkaç hafta Marbury-NY ilişkisinde işler daha da kızışabilir. Sezon başında uslu duracaksa bizim takıma gelmesini de isterdim, fakat işler iyi giderken alınacak bir risk değil. Mitch Kupchak de almaz zaten, konuşmaya bile değmez. Ancak Mario Chalmers'ın iyi gözükmediği, Shaun Livingston'ın yürümesinin bile hayretle karşılandığı bir ortamda play-off için böyle bir riske girebilir Heat. Starbury'yi yüzüğe yaklaştırmaz bu transfer ama kariyerinin sonunda daha saygın bir oyuncu olarak hatırlanmasına yardımcı olabilir. Gerçi ondan önce Phoenix'te izlesek kendisini, ne güzel olur. Sayfanın sağında bir banner olacak. Evet, evet o. Tıkla.
1 yorum:
Marbury Q-Rich’ten destek bekleyecek kadar saf olamaz; sadece mazlum rolünü oynamaya çalışıyor. Kariyerinin başında Garnett’i çekemeyip Nets’e takas olduğunu NBA’i takip eden herkes hatırlar, sanırım. Bugün takım arkadaşlarından destek bekleyen Marbury geçmişte New York’a adım atar atmaz –daha önce New Jersey’deyken de takımdan postalanmasını sağladığı- Keith van Horn’u takas ettirmek için uğraşmış ve başarmış, takımın bel kemiği emektar Kurt Thomas’ı göndermek için tezgah üstüne tezgah kurup bu işi de tamamına erdirmişti. Bu mudur takım arkadaşlığı? Aynı Marbury’nin son üç koç, Lenny Wilkens, Larry Brown ve Isiah Thomas ile de kapıştığını unutmamak lazım. Bugün “beni yalnız bıraktılar” diye ağlayan adam 2007 Kasım’ında Phoenix deplasmanında takımı terk edip istatistik kağıdına AWOL-Absent Without Leave yazdırmış, sonra kimseden özür dilemeye de tenezzül etmemişti. Bunlar yaptığı sorumsuzlukların sadece bir kısmı, meselenin özü şu: Marbury girdiği her ortamda etrafındakileri hızla kendinden soğutup uzaklaştıran ve bu nedenle yalnız kalan bir karakter. Geçmişte onun dobra dobra konuşan, patavatsız ama temiz bir oyuncu olduğunu, sadece yanlış anlaşıldığını düşünürdüm. Şimdiyse hala lige giriş yaptığı günkü gibi bir fenomen olduğunu sanan gerçek bir egomanyağa dönüştüğünü görüyorum. Q-Rich’in çok iyi bir oyuncu olduğunu iddia edecek değilim, ancak Marbury’den çok daha iyi bir Knick’tir, az ya da çok, ne oynarsa takımı için oynar.
Buy-out konusuna gelince: Donnie Walsh buy-out için “bad business” diyen bir adam. Marbury eğer kontratının satın alınmasını ve kontratının sona ereceği sezon başka bir takımda kendini göstermeyi istiyorsa, Knicks’ten alacağı parada biraz indirim yapacak- tıpkı Sam Cassell’in (Clippers), Jalen Rose’un (Knicks), Alonzo Mourning’in (Raptors) ve buy-out talep eden hemen her oyuncunun yaptığı gibi). Bunun da Walsh’un kitabında formülü net: “Knicks’ten alacağın miktardan, gideceğin takımdan alacağın miktarı düşelim.” Walsh bunu keyfinden yapmıyor; takım sahibi James Dolan artık başka takımlarda oynasınlar ya da başka işler yapsınlar diye insanlara para ödemek istemiyor (Jalen Rose, Larry Brown, Isiah Thomas ve daha kim bilir kimler bu şekilde ayrılmışlardı). Marbury “I earned that contract” diyedursun, Walsh’un ona ”earn” kelimesinin ne demek olduğunu anlatacağını sanıyorum. Marbury bir kontrat imzaladı. O kontratı hak etmek içinse çıkıp oynaması gerekiyor. Koç oyna derse oynayacak, otur derse oturacak. D’Antoni onu istemediğine göre, şu durumda, “İndirim yok, ben 20 milyon doların tamamını istiyorum” derse, ona da hay hay, ama o zaman da koca sezonu kenarda oturarak ve paralarını sayarak geçirecek. 2009 yazında da, takımının Ocak 2008’den sonra oynadığı son 140 maçında oynamamış bir oyuncu olarak yeni bir kontrat peşine düşecek.
Artık Madison Square Garden’da sirk bitti. Belki daha az yetenekli, ama “ben” yerine “biz” diyen oyuncularla bir yola giriliyor. 2010’da bir yıldız alınabilirse süreç hızlanır. Olmazsa Duhon’lar, Chandler’lar, Gallinari’lerle devam edilir, en kötü ihtimalle sezonlar –Starbury dönemindeki gibi- 23 galibiyetle tamamlanır, bir sonraki sezon beklenir. Fakat en azından yazın basketbol konuşulur ve Knicks’in nasıl daha iyi olabileceğiyle ilgilenilir, kaybetmeye mahkum bir egomanyağın sayıklamalarıyla değil.
Gecenin bu vakti yorum yazalım dedik, pehlivan tefrikasına döndü. Kusura bakma. Kolay gelsin.
Yorum Gönder