7 Aralık 2008 Pazar

Redeem Team


Basketbolda ABD'nin kurduğu dominasyon hepinizin malumu. İnanılmaz bir organizasyon olan NBA, sponsorluklar, dönen para ve şovlar ile herkesin ilgi odağı durumunda yıllardır, herkesin onları en iyi olarak gördüğü su götürmez bir gerçek. O inanılmaz Dream Team kadrolarından sonra Indianapolis'te yaşanan faciadan Pekin 2008'e değin, 8 yıl altın madalya göremedi Amerika. Bu sürede ise Sırbistan, Yunanistan, Litvanya gibi oldukça kaliteli Avrupa ülkeleri kendilerini dünyaya ispat etti. Ama yazımda bahsedeceğim takım bunlardan biri değil. Katıldığı son üç organizasyonda da final oynayan İspanya.


Peki o doksanlı yıllardaki İspanya ne oldu da bu hale geldi? O zamanki takım da çok kötü değildi, genellikle çeyrek finali görürler ama oraya gelince tıkanırlardı. O takımı izledim ama yaşım gereği hayal meyal hatırlıyorum. Real Madrid efsanesi Alberto Herreros tabi ki unutulmaz oyuncularından biriydi o takımın. Yeteneğinden çok 2.20'lik boyu ve omuzlarındaki kıl yumağı ile tiftik keçisi modundaki Roberto Duenas abimizi de unutmuş değilim. O yıllardaki başarısını yeterli görmeyen İspanya altyapıya yönelerek basketbolunun gelişimini hızlandırdı. Tabi ki sadece altyapı taramaları yapıp oyuncu yetiştirmenin bir ekol oluşturmak için yeterli olmadığını bildikleri için, ligin de gelişimi için çalışmalar başlattılar. Gerek sponsorlar, gerekse de halkın ilgisini çekecek tanıtımlarla zaten Avrupa'nın 3-4 büyük liginden biri olan ligi en üst seviyeye getirmek için gerekli çalışmalara başladılar. Bu yaptıkları çalışmaların ilk semerelerini 2001 yılında ülkemizde yapılan Avrupa Şampiyonası'nda aldılar. Pau Gasol ve Juan Carlos Navarro'nun da kendini ispat ettiği bu turnuvada bronz madalyayı kazandılar, grup maçlarında hakemler bizim lehimize ilginç kararlar vermese belki de altına ulaşacaklardı. O turnuvadan sonra 2005'te turnuvayı domine eden Litvanya'ya yenilerek gümüş madalyayla yetindiler. Her geçen turnuva genç yıldızlar tecrübelenip daha iyi hale geliyordu ve yeni yıldız adayları takıma ekleniyordu.


Beklenen patlama ise 2006 Dünya Şampiyonası'nda geldi. Japonya'daki turnuvada inanılmaz dominant oynayan İspanya, ABD'yi yenerek bütün dikkatleri üstüne çeken Yunanistan'ı denize dökerek altına ulaştı. Takımın ana parçaları olan Gasol ve Navarro'nun yanına Rudy Fernandez, Jose Calderon gibi yeni yıldızlar gelip uyum sağlayınca bu göze hoş gelen inanılmaz basketbolu oynayan takım ortaya çıktı. Bir sonraki yıl ise evlerindeki Avrupa Şampiyonası'nda finale kadar müthiş oynadılar. Ama sürpriz takım olan Rusya finalde inanılmaz oynayarak altına ulaşmıştı. Bu yıl olimpiyatlarda ise belki de orijinal Dream Team'in kalitesine en yakın seviyede olan ABD takımı ile mücadele ettiler. Grup aşamasında bozguna uğradıkları maçtan sonra herkes finalin de aynı şekilde geçeceğini düşünüyordu. Ama beklenenin aksine İspanya inanılmaz bir performans sergiledi. Ama ABD o maçta hiç atamadığı kadar iyi şut atınca yenilmeye mahkum oldular.


Şu an NBA'deki İspanyol oyuncu sayısı 5: Rudy Fernandez, Pau Gasol, Marc Gasol, Sergio Rodriguez ve Jose Calderon. NBA tecrübesi yaşamış Navarro'yu da unutmamak lazım. Ayrıca seneye bunların yanına bir tane daha İspanyol katılıyor, hatta bu çocuğun Büyük Gasol'den daha iyi bir kariyere sahip olacağını düşünenlerin sayısı da hiç azımsanacak miktarda değil. Daha 14 yaşında Avrupa'nın tartışmasız en iyi liginde oynamaya başlayan ve 2006'daki U16 turnuvasında istatistiklerle dalga geçen (23.3 sayı, 12.8 rebound, 7.1 asist, 6.5 top çalma) Ricky Rubio... Takım her sene gücüne güç katıyor, zaten kaliteli olan kadrosu sürekli gelişiyor. İleriki yıllarda ulaşmak istedikleri hedef ise oldukça yüksek: ABD'nin tahtına oturmak! Bu çok çok zor olsa da, imkansız değil. 10 yılda yaptıkları gelişimi gördükten sonra her şeyi yapabileceklerini düşünüyorum artık. Ne diyordu İspanyollar? Ha, ''Viva Espana!''

3 yorum:

Sheed dedi ki...

başlık ve fotoğraflar konusunda sorumluluk benim :P

ülen zaten ayda yılda bir yazı gönderiyorsun, onda da.. neyse..

duenas nostaljisi çok hoş oldu ama..

Oktay Akarsu dedi ki...

Yoğunluk sebebiyle bloga ara vermem bana çemkirmeni gerektirmez blogdaşım. :)

Bu arada ağda üretimi yapan bir işletmem olsa reklamda kesin Duenas'ı oynatırdım.

Neyse uzun bir aradan sonra yazımızı yazdık, devamı da gelicek sanki. :)

Sheed dedi ki...

oğlum joventut yıllarına baktım, gayet de pürüzsüz bi duenas cildiyle karşılaştım yalnız.. ne kullandıysa işe yaramış, helal olsun..

yalnız o günlerde rüyamıza girmemiş olması şans.. belki senin girmiştir gerçi.. rahmetli halil ibrahim'e benzettim bu arada yıllar sonra fotoğrafına bakınca..

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...