Pek yapmadığımız bir şey yapalım ve dün gecenin maçlarını değerlendirelim birkaç cümlede... Bir ara toplam yapmış oluruz böylelikle bazı takımlar için.

Günün erken maçlarında önce Toronto-Orlando kapışması vardı. Hidayet Türkoğlu eski takımına karşı sahadayken, Vince Carter da kendisi için en sıkıntılı geçen deplasmandaydı. Böyle diyoruz ama tüm "Boo!" sesleri arasında çıkıp topunu oynayan ve ortalamalarının da üzerine çıkarak takımına maçı kazandıran bir Carter görüyoruz yıllardır Air Canada Centre'da. Uzun süre "Air Canada" lakabıyla anılmış bir adam olduğunu düşünerek, seyirciden ve protestolardan bağımsız da düşünebiliriz aslında durumu. Her ne olursa olsun, ortada olan Carter'ın Nets formasıyla yaptığı gibi Kanada'da eski takımının canını yakmaya devam ettiği... Maça çok iyi başlamasa da, ikinci yarıda 7-13 şut yüzdesiyle oynadı ve en kritik basketler yine ondan geldi. Son günlerde şut ritmini kazanmakta güçlük çekiyor diyebiliriz, Celtics maçında da bu böyleydi fakat son çeyrekte kontrolü eline alıp takımına maçı getiren adam da o oluyor yine. Hedo'nun "Mr. Fourth Quarter" özelliğini çok da aradığını söyleyemeyiz yani Magic'in...
Boo or Boo-urns?Raptors cephesinde ise tam formunu bulmuşken sakatlık geçiren Marco Belinelli'nin rotasyondaki sürelerini de çalan ve 32 dakika sahada kalan Jarrett Jack, üç haneye de katkı yapıp
triple-double ile flört etmiş. Sezon başlangıcında pek verim vermeyen Calderon-Jack tandeminin son maçlardaki görüntüsüne bakınca, doğru formül olmaktan o kadar da uzak olmayabileceğini görüyoruz. Belinelli de iyileşip rotasyona geri dönünce, çaylak enerjisiyle oyunun farklı alanlarına katkı yapsa da şut defekti ile böyle bir takıma çok uygun bir parça gibi gözükmeyen DeMar DeRozan'ın sürelerine bir ayar çekmek gerekecek bence... Jay Triano da pabucun ne kadar pahalı olduğunu biliyor olsa gerek, aşağıda paylaştığım video da bunu destekliyor zaten. Böyle bir projeye zaman ayıracağını ve bu şartlarda takımın veriminin düşmesine göz yumacağını sanmıyorum. Byron Scott da boşa çıkınca, Toronto kulislerinde Triano'yu sorgulayanların sayısı ciddi biçimde artmış. İsmail Er haberi...

Andrea Bargnani dün gece takımının rebound lideri olmuş. Bu da günün flaş haberi... Toronto taraftarı buna sevinmeli mi, yoksa üzülmeli mi ona karar veremedim.
Dwight Howard, Gilbert Arenas, Josh Smith, Monta Ellis, Anthony Randolph, Wilson Chandler, Paul Millsap, Trevor Ariza, Mario Chalmers, Aaron Brooks, Ronnie Brewer, Andray Blatche, Ryan Gomes, Larry Hughes ve J.J. Hickson'dan oluşan takımımda Jack'e yer açmaya çalışıyorum bu arada. Var mıdır önerisi olan? Tek yol takas mı?
Celtics'in Knicks'i yenerken bu kadar zorlanması ilginç. Gerçi Celtics gibi bir savunma takımı için ilginç bir eşleşme olması normal bir Mike D'Antoni takımının... Adamların savunmadaki temel amacı rakibe doğru şutu kullandırmamak, fakat karşında Knicks varsa oyuncuların öyle bir endişe içinde olmadığını fark edip ne yapacağını şaşırıyorsun. Sonuçta da maçı hücumunla yenmeye çalışır durumda buluyorsun kendini. Madison Square Garden'da böyle bir durum vardı ve Garnett-Allen ikilisinin kötü bir gece geçirmeleri de galibiyetin 53 dakika almasını ve maçın bir
buzzer-beater ile sonlanmasını tetikledi.

Ezeli rakip ebedi dostta Rasheed Wallace'ın formsuzluğu sık konuşulan bir hadise. Açıkçası Sheed'in Pistons'a takas olduğu yarım sezondaki psikolojisine dönmesini bekliyor ve biraz da korkuyordum. Fakat bugüne kadar denk geldiğim maçlarda izlediğim Sheed, geçen sezonki o enkaz haline daha yakın gibi görüntü olarak. Mutlaka daha iyi ama çok da iyi değil işte. Bir kere yine dışa çok bağımlı oynamaya başladı gibi ve şutlar girince alkışlansa da dün geceki gibi örneklerde takıma katkı yapmaktan çok uzak oluyor. 0-6 ile çıkmış maçtan ve 15 dakikada yaptığı 4 faul de konsantrasyon seviyesini gösteriyor sanırım. Gerçi maçın tamamını izlemedim, biraz da farazi konuşuyorum. Benim asıl hayal kırıklığım ise Marquis Daniels oldu Celtics cephesinde. Elemanı altıncı adam ödülüne aday gösterenler olmuştu, sistemde çok iyi bir tamamlayıcı parça olacağı söyleniyordu. Yine Rajon Rondo'nun arkasında oyun kurucu bölgesinden süre alıp katkı yapabileceği de iddia ediliyordu, fakat oyunda olduğu sürelerde Eddie House'un verdiğinden fazlasını vermiyor takıma. Kendisinden beklenen bundan fazlasıydı kuşkusuz... Boynuna dövme yaptıran adama çok da güvenmeyeceksin!
Gelelim izlediğimiz maça. Knicks'i görmezden gelelim bu uğurda memnuniyetle. David West! Sen ne tarifsiz bir... Neyse. İyi tarafından bakmayı denersek, Byron Scott döneminde Hornets'a gönül verenlerin ısrarla üzerine düşülmesini istedikleri iki yetenek Marcus Thornton ve Darren Collison nihayet süre buluyorlar. Açıkçası UCLA forması ile yıllarca kahırlara vesile olmuş Collison'ın uzun soluklu bir NBA kariyeri olacağını tahmin etmiyordum, bunu büyük Hornet Şaban Işık'a defalarca bildirip "İkinci turdan seçtiğiniz adam, ilk tur seçiminizden çok daha iyi olacak" şeklinde densizlikler de yaptım. Fakat eleman Chris Paul'un yokluğunda gayet rahat gözüküyor parke üzerinde ve Hawks maçındaki oyunu da sezonun en iyi çaylak performanslarından biri oldu. Ancak asıl altı çizilmesi gereken performanslar hala Thornton'a ait bana kalırsa. Şutu kaldırmadan önce pek düşünmeyen bir adam, oyununun da tek yönlü olduğunu söyleyebiliriz. Fakat nispeten zayıf olarak değerlendirilen bir sınıfta 43. sıradan seçtiğin adamdan bundan fazlasını da bekleyemezsin... Chase Budinger ve Sam Young önümüzde dururken, ekonomik sebeplerle takas etmeyi tercih ettiğimiz ikinci tur hakkı biraz koymuştu ve bu sebeple Mitch Kupchak'e de az sallamadım. Thornton'ı da pas geçtiğimizi hatırlayarak bir kez daha sallayalım. Gerçi sistemimize diğerleri kadar uygun bir oyuncu tipi değil, fakat
benchin bugünkü durumunda şu haliyle iş göreceği muhakkak.

Lakers'ın Phil Jackson sonrası dönemi için yıllardır aday gösterilen Byron Scott için büyük bir eksidir bu adamın yeteneğini görmezden gelip, süreleri Bobby Brown gibi bir at hırsızına vermek.
Miami de sevdiğimiz bir takım, Dwyane Wade sevdiğimiz bir topçu, Erik Spoelstra'nın bir hikayesi var ve Mario Chalmers kolejden beri takip ettiğim bir başka güzel çocuk. Bu takımın başarılı olmasını isterim ve sezon öncesi tahminlerde biraz fazla küçümsendiğini düşündüm hep. Jermaine O'Neal da sağlık problemleriyle gündeme gelmedi pek fazla, sadece 1 maç kaçırdı geri kalan dönemde de... Yan parçaların kötü olduğunu biliyoruz ama zaten bu takım 2 sene evvel D-Wade ciddi bir sakatlık geçirince NBDL takımına benzetilen bir takımdı çoğunluk tarafından. Bir anda ortaya komple bir takım çıkmasını bekleyemezsin. Fakat iyi yan parçaları, derin bir kadrosu olan Raptors ile örnekleyebileceğimiz takımlardan ziyade, Heat gibi takımların bu konferansta başarı için doğru formüle daha yakın olduğunu düşünürüm hep. Dün kazanmaları için Udonis Haslem'ın kritik bir panyalı orta mesafe şut sokması -ki bence şut sırasında bir faul de vardı- ve David West'in son topta süperyıldızcılık oynaması gerekti belki ama
play-off dışında olacağını sanmıyorum Heat'in normal sezon sonunda, esas oğlan sakatlanmadığı müddetçe. Hatta ikinci turu da kovalayabilirler geçen sene olduğu gibi...
NBA'de gecenin diğer maçlarında alınan sonuçlarsa şöyle:Phoenix'in Detroit'i yenmesine şaşıran yoktur heralde pek... Steve Nash meydanı boş bulup at koşturmuş yine. Bir adı var mı? Amare Stoudemire. Belki de Amar'e Stoudemire, kendisi de pek emin değil... Diğer tarafta DaJuan Summers iyi top oynamış, derin ligler için radarımıza aldık genç elemanı. Will Bynum beklenen rakamlara ulaşıyor Hamilton-Prince ikilisinin de yokluğunda ama büyük resim pek de güzel hisler uyandırmıyordur kimsede tahminimce. Louis Amundson, Jared Dudley gibi adamlara büyük saygım var. D'Antoni olsa takımın başında pek barınamazlardı muhtemelen...
"Sisli havalarda Shannon Brown'a kalkış izni verilmemeli."Sedat Koç
Staples Center'da da Oklahoma City pek sorun olmamış. Bu sene iyi top oynuyorlar ve sempati duymamak da imkansız... Geçenlerde Twitter'da dolaşan bir video vardı. Durant-Green-Harden üçlüsü şarkının tekine
oldies bir klip çekip eğlenmişler. Onlar da biz çocuklarımıza "Lisede en eğlenceli sınıf bizim sınıftı, hocalar yaka silkerdi" diye anlatırken bir benzerini yapıp "Bizim takım çok matraktı" falan diye gidebilirler. Russell "Evlat" Westbrook da Los Angeles'a döndüğü maçta 14-7-7 yapıp 3 de blok eklemiş. Top kaybı olayını muhtemelen yakın gelecekte düzeltemeyecek, fakat takımı iyi yönetiyor, topu iyi dağıtıyor ve her şeyden önemlisi bunu geçen seneye göre daha büyük bir istikrarla yapıyor... Takımın derecesi de onları
play-off potasına sokan cinsten bir derece ki geride bıraktıkları fikstürün kolay olduğunu söyleyemeyiz. Kobe Bryant'ın sıfırdan attığı gol ve seferlerine Jason Maxiell sebebiyle verdiği aradan sonra yeniden havalanan Shannon Brown günün asıl olayları tabi...

Böyle bir maçta bile kenardan 24 sayı getirebilmişiz. Neredeyse 100 dakika oynama süresine karşılık gelen skor katkısı bu...
Aynı anda başka bir yerde Charlotte, Indiana'yı 16 sayıyla yenmiş. Nazr Mohammed'in 18 sayı attığı bir garip maç. Neden oynanır ki böyle bir maç? Ya da Charlotte'un yerlisi olsan gidip izler misin böyle bir maçı? Sakarya'da "Acun Ilıcalı ile Devler Ligi" finaline 14 bin kişi doluşur musun?
Olayı beğendim, arada yapacağım sanırım...