6 Nisan 2009 Pazartesi

Cortney Scott


2005 sonbaharı... İstanbul Erkek Lisesi'nin pansiyonundaki son birkaç ayım. İstanbulspor, UNO ile sağlam bir sponsorluk anlaşması imzalamış, hemen üzerine de Kemal Tunçeri, Faruk Beşok, Serdar Çağlan, Denktaş Güney, Burak Gacamer gibi isimleri takıma katmış... Üst lig hedefi için yapılması gereken doğru yabancıyı bulmak. İşte o noktada Cortney Scott devreye giriyor. 2005 yılında, okulu Oakland'ı bu sezon Cibona Zagreb ile Euroleague oynayan Rawle Marshall ile birlikte tarihinde ilk kez NCAA turnuvasına taşıyan PF ile anlaşıyor kulüp. 16 sayı, 10 rebound, 2 blok gibi gayet yıpratıcı bir performans sergilerken, sezon ortasında alışılagelmiş para sorunlarını yaşıyor ve geri dönüyor. Ardından Tunçeri de Tuborg Pilsener ile anlaşıp, üst lige çıkmanın kendince kolay bir yolunu bulunca takım Rashad Phillips takviyesine rağmen ilk turda Tofaş'a süpürülmekten kurtulamıyor... Basketbol takımı etrafında kenetlenmeye bu kadar yaklaşmış bir öğrenci grubu da bu acz sonrası takımdan soğuyor. Bir dönem okulun salonunda yapılan maçlar, şehrin varoşlarında alakasız bir salona taşınıyor... Aslında acıklı bir hikaye, iki büyük okuldan çıkan iki büyük kulüp Galatasaray ve İstanbulspor arasındaki makasın neden bu kadar büyük olduğu konusunda da çıkarımlar yapılabilir...


Neyse efendim Scott diyorduk. Oynadığı kısa süre içerisinde kelimenin tam anlamıyla taraftarın sevgilisi olmuştu. İstanbulspor zenci sever ama iyi bir skorer olmasına rağmen Phillips aynı etkiyi yaratamadı mesela. Scott 6-6 boyunda bir PF öncelikle. NBA olmadıysa bunun tek sebebi pozisyonu için oldukça undersized olmasıdır bana kalırsa. Biraz daha uzun olsa yeni bir Kenyon Martin, çok farklı değil. O boyla 2 blok ortalamasını nasıl tutturdu anlamış değilim, ikinci ligde posteroğlan yapamadığı pek de uzun kalmamıştı. Bir Mülkiye maçı smacı vardır mesela, Durrell Summers yanında halt etmiş... Video koyamıyoruz tabi.


Geçen gün NCAA ile de bu kadar içli dışlı olmuşken, nerelerde ne yapıyor onu merak ettim. Bilmediğim dillerde, bilmediğim alfabelerde sitelerle karşılaştım. Son çare olarak gittim, halini hatrını sordum Facebook üzerinden... Hepimizle muhabbeti vardı o sene yatılı tayfadan, hatırlamış, ekledi arkadaş olarak... Bir duygulandı falan, "Keşke o şekilde bitmemiş olsaydı" dedi. "Yüreğine sağlık babuş" dedim. Güldü. Güldüm... Yok tabi tam olarak böyle olmadı ama, bu şekilde özetlenebilir. Sağlam topçuydu da. Portekiz'de oynamış, şimdi de Romanya'da CSU Sibiu takımındaymış. "Sarı sana çok yakışıyor" dedim, orada bir cinsel tercihimi sorgulamış olabilir, sağlık olsun... Hatta Banvit ile eşleşmişler de, ilk maçta Dalron Johnson gibi savunma özürlü bir herifi bulunca karşısında vermiş coşkuyu: 23 sayı, 9 rebound, 4 asist. Romanya'nın küçük bir şehrindeymiş takım, biraz da şehrin tek sosyal aktivitesi görünümünde. Avrupa mücadelesine de büyük önem vermişler. Aslında Banvit ile paralel bir hikayesi var takımın, ama kaliteli kadrosuyla Banvit geçmiş turu tabi. Ben hiç ilgilenmiyordum açıkçası o kupayla bu sezon, kaçırmışım...


Şu anda da İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okuyorum malum. Geçen gün arkadaş, Akçakoca Belediyesi maçındaydı. İbrahim Kutluay'ı hep Efes Pilsen günlerindeki haliyle hatırlamak isterim, sadece de o halini severim. Tadımızı kaçırmayalım dedim, eşlik etmedim arkadaşa... Bu sezon kurulan kadro güzel, Mahir Bayrak falan ilginç bir şekilde çılgın atıyormuş duyduğuma göre. Ama böyle yürekli, seyirciyle iletişim kurabilen adamlar lazım undersized da olsalar. Yetkililere sesleniyorum, bir olduruverin be... Komisyon mu, duymamış olayım.


Bu sezon NIT turnuvasına katıldığında bile büyük bir sevinç yaşayan bir okulu Rawle Marshall ile çok üst bir seviyeye çıkarmış bir oyuncu olarak bir kolej efsanesi olarak hatırlanacaktır zaten Oakland semalarında. Tabi Marvin Williams, Sean May, Rashad McCants, Raymond Felton ve Reyshawn Terry gibi oyunculardan oluşan bir North Carolina takımına ilk turda 96-68 yenilmekten kurtulamamışlar ama C-Scott cezası sebebiyle 3 yıl oynayabildiği takımıyla 1282 sayı atıp onur listesinde de yukarı sıralarda bir yer edinmiş. Portekiz'deki çocuklara basketbol öğretmek, Amerikan kültürüne çok uzak kültürlerle tanışmak da hoşuna gitmekte. Tek şikayeti, buradaki çocukların gördükleri her yuvarlak şeye ayaklarıyla vurma eğiliminde olması. Portekiz ve Romanya'da pek bir gelecek yok diyebiliriz basketbol için. İTÜ almasa da bir hayatı var yani adamın, helal olsun...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

[url=http://firgonbares.net/][img]http://firgonbares.net/img-add/euro2.jpg[/img][/url]
[b]winzip 12 pro, [url=http://firgonbares.net/]Bento 2 Mac[/url]
[url=http://firgonbares.net/][/url] shop software kaufen coreldraw graphics suite
buy office software [url=http://firgonbares.net/]best educational software[/url] academic discount on software
[url=http://firgonbares.net/]cheap software license[/url] adobe acrobat 9 download
[url=http://firgonbares.net/]oem software agreement[/url] filemaker pro 10 film editing software
buy discounted software [url=http://firgonbares.net/]autocad for macintosh[/b]

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...