Team Astana'da Soru İşaretleri

"Bu kaçan grupta ilk başlarda Team Columbia dışında tempo yapan olmadı. Çünkü sarı mayo Cancellara dahil herkes, etabı kazanmaktan çok birinciyle aynı grupta etabı bitirmeyi hedefliyordu. Ardından Lance Armstrong’un herkesi şaşırtan el hareketi geldi. Yaşayan efsane, gruptakileri Team Columbia’ya yardım etmeye ve el birliğiyle ana gruba karşı fark yapmaya davet ediyordu. İstediği de oldu. Armstrong ve bahsettiğimiz iki yardımcısı dışında Team Skil-Shimano bisikletçileri de önde tempo hızlandırmaya başladı. Ana gruptaki takımlar ise rüzgar nedeniyle aralarında bir türlü anlaşamayarak, bu 30 bisikletçiyi yakalayacak tempoyu bulamadı ve 41 saniye geriden etabı bitirdi.

Bu turu 7 kere kazanan Lance Armstrong’un, kaptanı Alberto Contador’a yardım etmekten çok kendini düşündüğünü tahmin etmek elbette zor değil. Fakat takımdan iki bisikletçinin Armstrong’un kaçışına eşlik etmesi ve kaptanlarını arkalarında bırakarak Armstrong’a destek olmaları, Contador’un bu takımda gerçekten kaptan olup olmadığı konusunda soru işaretleri bırakıyor."

Erhan LEBLEBİCİ - Spor Stüdyosu, 7 Temmuz 2009

Durum yukarıda gayet güzel özetlenmiş. Turun bugünkü etabını izlemedim, ama Lance Armstrong yine güzel bir gün geçirmiş sanıyorum. Neyse, konumuz bu değil... Bu yazıyı sıcağı sıcağına yazmış olsam biraz fazla yüklenmiş olacaktım muhtemelen Armstrong'a. Çünkü Team Astana'nın "takım kaptanı" anlayışı, pek de düşündüğüm gibi değilmiş. Ben, burada takım kaptanı Alberto Contador'u geride bırakıp Popovych-Zubeldia ikilisini de yanında taşıyarak ön gruba katılan Armstrong'un yaptığını bisikletin yazılı olmayan kurallarına çok uygun bulmamıştım. Daha önce Jan Ullrich ile yaşadıklarıyla, rakibini onurlandırmaktansa "O beni beklemese de kazanırdım" tarzında açıklamalar yapmasıyla pek sevmediğim bir bisikletçi olmuştur kendileri. Bisiklet dünyasının da pek sevmediği şampiyonlardan olduğunu söylemek çok yanlış olmayacaktır... Yine de takımdan, direkt olarak Johan Bruyneel'den gelen açıklamalar sonrasında Armstrong'un bir inisiyatif kullandığı, ama bu tür bir inisiyatifin takımın Tour öncesi stratejilerine çok da ters olmadığı ortaya çıkmış oldu. Bu yüzden bir suçlu aramak manasız olacaktır.


"If it had been Levi or Kloden in the same position, we would have ridden the same. It doesn’t matter who is in that situation. We let the others work in the break, because I thought it would come back together. But when the gap was still big with 10 km to go, that’s when we put Zubeldia and Popovych to work. Then it was good for us and the other teams had to work harder to chase."

Bruyneel'in açıklamaları bu şekilde. Bu da, Alberto Contador'un takım içi liderliğinin çok da mutlak olmadığını ve takımın başarısı için kendini şanslı gören herkesin kendisi için atak yapmasına izin verildiğini söylemek için yeterli bir veri. Tabi diğer takımların sporcuları tüm eforlarını tek bir isim için seferber ederken Team Astana'daki bu çok başlılık onların totaldeki derecelerine hangi doğrultuda etki edecek, bunu zamanla göreceğiz.


Bir grup otorite de Armstrong'un bu atağından çok fazla çıkarım yapmanın yanlış olduğunu ifade ediyor. Armstrong'un o anda ön grupta olmasının takım ve Contador için daha yararlı görülmüş olabileceğini söylüyor aynı otoriteler. Ancak dünkü etapla birlikte açıkça Armstrong, sarı mayo için iddiasını ortaya koymuştur ve herhangi bir şekilde Contador için çalışmayacağını göstermiştir. Şu anda benim için asıl merak konusu, İspanya'ya giderken sarı mayoyu üzerine geçirmiş isim Armstrong olursa yerel favori Contador'dan onun için çalışmasını bekleyip beklemeyeceğidir. Hatta bu soruyu geliştirecek olursak, ilerleyen etaplarda sarı mayonun Armstrong ile Contador arasında el değiştirmesi gibi bir durum söz konusu olursa, yani Contador sarı mayoyu taşıyan Armstrong'a atak yapacak olursa Armstrong cephesinden buna gelen yanıt ne şekilde olacak? Tahmin etmek güç değil, işte Armstrong'un üçüncü etap hakkındaki yorumu:

"It doesn’t take a rocket scientist to figure out that you have to go to the front, I have won the Tour de France seven times, why wouldn't we ride at the front."