28 Ağustos 2009 Cuma

Yine Taklaya Geldik


Klasik bir kura çekimi olarak başlamıştı, tüm eski talihsiz yaşanmışlıklara rağmen ilk iki takım çekildikten sonra hala Sevilla ve Rangers'ın bulunduğu G grubunu hayal edebiliyordum. Sırasıyla H ve B grupları da kabul edilebilir takımlardan oluşmaktaydı. Tabi iyi bir United taraftarı olarak İnönü'de o kırmızı formayı görmenin nasıl bir his olacağını da hep merak etmiştim. Kurayı resmi sitedeki fasiliteden takip ediyordum. Ses yok, görüntü zaten yok... Gözüm ister istemez sol üstteki B grubuna kayıyordu sürekli. Ve oldu... CSKA Moskva kesinlikle küçümsediğim bir takım değil, hiç olmasa Milos Krasic gibi bir adama sahipler. O da bir Sporting maçında göze giren Cristiano Ronaldo'nun hikayesine benzer şekilde United forması giyer umarım önümüzdeki dönemlerde... Tamam CSKA, Beşiktaş'ın şu dönemde sahaya koyduğu futbolu da düşününce hiç de öyle hesap dışı bırakılacak bir takım değil de daha önce AC Milan, Leeds United ve Barcelona'dan oluşan bir grup çekebildik bu organizasyonda. Yine UEFA Kupası'nda ilk torbada olmanın sevincini yaşarken, son torbadan tokat gibi bir Tottenham Hotspur geldi. Hem de iç sahada oynadık kendileriyle...


Rüyadan bir noktada uyanmamız gerekiyordu, Beşiktaş geleneklerine sırt çeviremezdi... Tam bunları düşünürken, bu kurada da "Bundesliga şampiyonunu son torbadan çekebilmiş takım" gibi yeni bir unvan kazandı Beşiktaş Avrupa arenasında. United bu nispeten kolay grupta işini erken garantileyip de İstanbul'a o rahatlıkla gelebilir mi diye sorduk bir an kendimize. (Kieran Richardson'ın altıpasta kaçırdığı gol ve Tuncay Şanlı'nın hat-trick performansıyla hatırladığımız bir İstanbul ziyareti de vardı çünkü Red Devils'ın bu şekilde.) Sormaz olaydık... Nihat Kahveci form bulamamışken, savunma hattımız hala uzun süreceğe benzeyen bir birbirini tanıma süreci geçirmekteyken 15 Eylül tarihinde ağırlayacağımızı öğrendik United'ı. "Tamam rüyadan uyandık, vurmayın öldük" dedik bunun üzerine de...


Yine de ben bu grupta bir şans yaratılabileceğini düşünmekteyim. Fakat bu şansı yaratmak için bugünkü oyun karakteri yeterli olmayacaktır. Kadro yapısında da Matias Delgado'nun da sakatlığıyla, o yaratıcılık katkısını bekleyebileceğimiz tek isim Rodrigo Tello durumunda... Fink-Ernst ikilisi çok üst düzey olmasa da orta sahayı tutabilen bir partnerlik oluşturuyorlar. Çok beklenmedik deplasman puanları getirebilir bu karakteristik takımımıza, fakat öte yandan içeride de maç kazanmak oldukça zor olacaktır bugünkü tempoda... Ben açıkçası çok umutlu değilim, fakat kurayı temel olarak değerlendirecek olursak önümüzde baş edilemeyecek bir ikili olmaması gruptan çıkma umutlarımızı canlı tutmamız açısından hoş bir tablo. Dördüncü torbadan gelen Wolfsburg, yeni format sonrası daha kolay olmasını beklediğimiz üçüncülüğü de zora sokmuş durumda şüphesiz. Fakat ben Barcelona-Inter-Rubin grubunda şimdiden Rubin'le üçüncülük mücadelesi moduna girmiş Dynamo Kyiv'in yerinde olmadığımız için seviniyorum açıkçası. O heyecanı en azından birkaç maç için de olsa yaşayacak olmak güzel bir tecrübedir. İnönü Stadı zemininde kırmızı forma-beyaz şort-siyah tozluk üçlüsünü görmek de bu tecrübenin bir parçası olacaksa, benim itirazım yok. Sezonun ilk maçlarını izledikten sonra, cüzdandaki 600 lira değerindeki yeni açık kombinesine bakıp kara kara düşünüyordum. Bu Manchester United karşılaşmasının benim gözümdeki değeri 300-400 papel arasıdır. O yüzden oradaki vicdan azabı tehlikesini de savuşturmuşa benziyoruz şimdilik. Christmas yaklaştıkça form tutmasıyla bilinen bir takımla sezon başında oynamak da bir güzellik addedilebilir bardağın dolu tarafına bakmak istenirse. Gerçi Old Trafford'da kötü şeyler izleyebiliriz, ama Liverpool'dan 8 gol yemekten daha kötüsü de olamaz benim açımdan heralde. Zaten United 7 atar, 9 atar ama...


Bazı içimizdeki İrlandalılar da şimdiden kombinelerimize sulanmaya başladı, Yeni Açık'ta Stretford End oluşturma hayalleri güdüyorlar sanırım. Ama olmaz o iş. Benim için de önce Beşiktaş gelir. Keşke son maç olsaydı da, garantilemiş United Darron Gibson, Zoran Tosic, Rafael da Silva ve diğer çocuklarla çıksaydı sahaya hatta... Bu da RedCafe forumlarından günün incisi:

"Didn't we sell Kleberson to Besiktas? I'm sure they will be wanting revenge for that."

Anderson'u da satarsanız bırakırım United'ı. Hatta Man Citeh'yi desteklemeye başlarım. Açık ve net... Ama Kleberson candır.

Bunu da nasıl bir gaflet anında yazdınız? Yuh!

"Anderson-son-son,
He's better than Kleberson,
Anderson-son-son,

He's our midfield magician...


To the left, to the right,

To the samba beat all the night,
He is class with a brass,

And he shits on Fabregas!"

1 yorum:

Sir Douglas McGiven dedi ki...

kombine olmadı parası neyse veririz arkadaş...

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...