"NBA'de 2009-10 sezonunda en iyi performansı gösteren oyun kurucu kimdi?"
Ben bu ligi adamakıllı takip etmeye başladığım dönemde John Stockton artık kariyerinin son demlerini yaşıyordu ve lige belli aralıklarla giriş yapmış Gary Payton, Jason Kidd ve Stephon Marbury arasında gidip gelmekteydi bu unvan. Palazlanması biraz daha uzun zaman alan ve onu bazılarına göre bu üç oyuncunun da önüne koyan evrimi ikinci Phoenix döneminde yaşayan Steve Nash'e o tartışmalarda pek yer yoktu. Şimdi Kidd ve Nash yolun sonuna gelmişken, Marbury'nin nerede ne yaptığını kimse bilmezken bir değerlendirme daha yapmak gerekiyor.
En iyi oyun kurucuyu sormayıp geçen sezon özelinde bir yorum almayı istememin sebebi kolay bir cevap imkanı tanımamak. Çünkü bu listedeki isimlerin çoğunun tercihinin Chris Paul olacağını düşünüyordum öyle bir durumda. Ancak aynı sezonun seçimlerinden Deron Williams, daha genç jenerasyonun en parlak temsilcileri olarak gözüken Rajon Rondo, Derrick Rose ve Russell Westbrook ile birlikte büyük bir kapışma var günümüzde de... Hakeza Alvin Gentry ile yarı saha basketboluna daha fazla imkan tanıyan yeni bir döneme giren Phoenix'te, savunma defektlerinin hücumdaki liderliğinin önüne geçmesine hiç izin vermeyen Kanadalı'ya da ancak saygı duyabildiğimiz bir sezondu. Ben Rondo'dan yana kullanırdım tek oyum olsa, ama konuşma sırası bende değil...

Eleye eleye gidelim. Jason Kidd'in durumu malum, ayaklar gitmiyor eskisi gibi. Chris Paul sezonun büyük bölümünü sakat geçirdiği için üzülerek eliyoruz kendisini. Derrick Rose ve Russell Westbrook ligin en baba genç oyuncularından ikisi ve yakın gelecekte NBA üzerine olan etkileri şimdikinden çok daha fazla olacaktır, özellikle RussWest'in kaydettiği aşama muazzam. Bu iki adamı elerken üzülüyorum ama elden bir şey gelmez. Chauncey Billups iyi bir sezon geçirdi ama eski pırıltısı yok gibi artık onun da. Play-offta da pek bir halt yiyemedi keza.
Geriye kaldı Steve Nash, Deron Williams ve Rajon Rondo. Performans olarak bu adamları ayırmak zor olduğu için beni en çok şaşırtanı seçeceğim sezonun en iyisi olarak. 2 sene önce Boston şampiyon olurken Rondo takımın en önemli dördüncü, hatta beşinci adamıydı. Sonra Boston'da işler iyi gitmedi. Yıldızlar iyice yaşlandı, yavaşladı ve sık sakatlanmaya başladılar. Tüm takım geri sararken Rondo sürekli olarak kendini geliştirdi. Lige ilk geldiği sıralar orta mesafede boş kalınca sıçamaz ördek gibi bir ileri bir geri giden adam hem şut zaafını belli ölçüde giderdi, hem de bu tip savunmalara karşı yeni çözümler üretmeye başladı. Kişisel olarak bir oyun kurucuda ilk aradığım özellik olan oyun zekasını, Big 3 ve Doc'un da doğru yönlendirmeleriyle maksimum seviyede kullanmaya başladı. Maçın sonuna, başına, kıçına değil tümüne etki etmeye başladı ki etrafında üç tane kodaman varken bu kadar sorumluluk almak kolay iş değil. 2 sene önce Boston efsane kadroyu kurduğu zaman bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi fakat 2010 Doğu Konferansı şampiyonu Boston Celtics'in normal sezon artı play-offlarda en iyisi, daima bu nev-i şahsına münhasır arkadaşımızdı.
Yaş haddinden emekliye ayrılsa kendisine maaş bağlanacak Nash, hala MVP seviyesine yakın basketbol oynayabildiği için az farkla ikinci geliyor sıralamamda. Ligin en iyi beşine seçilen Deron ise bence üçüncüdür, ama delikanlı adamdır, severiz kendisini.
- Alp AKBULUT, batug.com Thunder Sixth Man

Play-offa girilirken Celtics’in şampiyonluk ihtimalinin, taraftarları arasında dahi diğer takımlar kadar görüldüğünü zannetmiyorum. Bazı taraftarlarının Miami’ye bile eleneceğini ya da ancak yedinci maçta turu geçebileceğini düşündüğü, bazısının “Miami yine iyi de, atletik Charlotte olsaydı yanmıştık” dediği bir durumdaydı Celtics. Rondo o takımın uyanıp, şubat ayından itibaren ligin en büyük favorisi ilan edilen Cleveland’ı geçmesini sağlayan başlıca adam oldu. Şahsen izlediğim NBA sezonlarında 2001 Lakers hariç böylesi bir diriliş hatırlamıyorum. Cavs serisinde kazandıkları dört maçın üçünün kahramanıydı Rondo. İlk galibiyette 19 asist, seriyi 2-2’ye getiren maçta 29 sayı, 18 ribaund, 13 asistlik o inanılmaz triple-double ve seriyi bitiren maçta 21 sayı (9/15 FG), 12 asist, 5 top çalma. Ve Rondo’nun liderliğinde açılan bu yol, şampiyonluk kupasına sadece birkaç dakikalık mesafeye kadar uzandı. Sadece o seride değil, normal sezonda ve play-offun diğer bölümlerinde de takımının en iyisiydi.
Ligin en iyi oyun kurucusu Rondo mu? Final serisindeki gibi birkaç adım geriden savunulabildiği -ki Cleveland’a göre daha organize savunma yapan Lakers’a karşı etkinliği belirgin biçimde düştü- ve yine final serisindeki gibi ciddi serbest atış zaafı yaşadığı müddetçe bence değil. Ama bu sezonun en iyi performansını o gösterdi.
- Orkun ÇOLAKOĞLU, batug.com Lakers Sixth Man

Geçtiğimiz yılın en iyi oyun kurucusu hiç şüphesiz ki Steve Nash'ti. Etrafındaki oyuncuların kalitesini düşününce sezon başında 'ancak play-off yarışında olur' denilen takımı konferans finaline taşımak, sadece onun gibi bir liderin yapabileceği bir işti. Tabi bunu 35 yaşında yaptığını da göz önünde bulundurmak gerek. Yine onun kadar başarılı bir sezon geçiren bir diğer isimse Rajon Rondo. Rondo için söylenen şu söz, sanırım onun ne seviyeye geldiğini özetliyor: "2008 finallerinde Lakers'la karşılaşan takımın en zayıf halkasıydı, 2010'da ise en iyi parçası."
Benim gözümde bu ikilinin ardından NBA'in en umut veren takımının, en önemli isimlerinden biri olan Russell Westbrook var. Hücumda gösterdiği gelişim daha çok göze çarpsa da, sessiz sedasız işin savunma ve ribaund yönlerinde pozisyonunun en iyi ismi olma yolunda ilerliyor. Rakip guardlara göre çok güçlü ve atlet olması da cabası. Gelecekte bir triple-double makinesi olma ihtimali mevcut.
Bu üç ismin yanı sıra her zamanki gibi müthiş oynayan ancak etrafından yeterli desteği alamayan Deron Williams, ball-hog sıfatından kurtulup bir All-Stara dönüşen Jameer Nelson, çaylak sezonunda takımını play-offa taşıyan ve ayrıca bir maçta 55 sayı atmayı başaran Brandon Jennings ve henüz kendisinden beklenen o büyük sıçramayı yapmamış olsa da emin adımlarla zirveye ilerleyen Derrick Rose da geçtiğimiz sezonki performanslarıyla isminden bahsettiren oyun kuruculardı.
- Mert KASAPOĞLU, Genç Subaylar

Aslında direkt "Ben en iyiyim" diyen biri olmadı bana göre. Ama kesin olan bir şey var ki ligde üç oyun kurucu açık ara öndelerken, arkalarından bir tanesi daha "Durun ben de sizle takılacağım" demeye başladı. "Şu oyuncu şu maçta 30 sayı-17 asist yaptı, ondan bu sıraya koyuyorum" demek bana göre saçma. Takımlarının başarısındaki önem paylarına göre ise sıralama şöyle bence:
İlk sıraya Deron Williams'ı koymam lazım. Nash-Billups karışımı bir oyun sergilemeye başladı artık. Bu sıraya çıkmasının nedeni Steve Nash'in sezonun ikinci yarısındaki düşüşü belki de. Ama takımının açık bir şekilde lideri ve skor yükünü de taşıyor. Pek çok kişi Carlos Boozer nedeniyle ona yeterli saygıyı göstermiyor ama aslında Boozer da, Deron sayesinde çok ekmek yiyordu.
İkinci sırada Nash var. Takımın her şeyi sonuçta adam. Herkes Amare Stoudemire ayrılınca play-off yapamayacaklarını konuşuyor ama güçlü batıya rağmen ben şansları olduğuna inanıyorum. Nash gitse mesela yapamazlardı bence. Bu takım (Frye, Dudley, J-Rich) bu kadar iyi üçlük attıysa ve play-offa üçüncü sıradan girdiyse en önemli isim Nash. Yine de sezonun ikinci yarısındaki düşüşü nedeniyle ikinci sıraya geriledi ve bu yaşlılığın belirtisi olabilir.
- Can KORİ, Konyalı Portlandlılar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder