
Dün gece oturup Carling Cup gibi anlamsız bir kupanın yarı final rövanş maçını izlediysem, bununla yetinmeyip son dakikalarda "Bitir hoca artık" moduna girebildiysem bu bebeklere borçluyum. Dwight Yorke ve Andy Cole ikilisini de es geçmemek lazım... Bu topraklar üzerinde bile yalnız olmadığımı bilmek de güzel...
Maçtan çok fazla bahsetmenin de anlamı yok. Bu arada Kanal A'nın 16:9 formatındaki yayını 4:3 moduna bindirip yayınlamasından, spikerin Cristiano Ronaldo'nun adını dahi rahatsız edici bir biçimde telaffuz etmeyi başarmış olmasından da bahsetmiyorum. Ronaldo da penaltıdan da olsa Kasım ayından beri yerel müsabakalardaki ilk golünü attı, zinciri kırdı... Nani'nin golü muazzamdı, sakatlanıp çıkana dek de 1990 doğumlu Rafael'in oyunu... Zoran Tosic'i beklerken, kenarda C-Ron'ı görmek bir nebze hayal kırıklığı oluşturdu bünyede. Ama onun gibi bir adamın özgüveni bile zedelenebiliyorsa eğer, bu penaltı golü bir tazeleme işlevi görmüştür. Belki de hayırlı bir değişiklik olmuştur Sir Alex Ferguson'ın yaptığı yani. Diğer gençlerden Jonny Evans zaten bir süredir forma şansı buluyor. Danny Welbeck konusunda büyük beklentilerim yok, ama çocuk daha 18 yaşında... Bu arada ne olursa olsun, Roy Carroll'ı rakip takım kalecisi olarak görmek iç rahatlatıcı. Raimond Van Der Gouw, Mark Bosnich, Massimo Taibi, Fabien Barthez, Roy Carroll... Seni çok seviyoruz VDS!
2 yorum:
Bu sağdaki nekst dalgası ne lan öyle oğlum.. :)
çünkü batug.com'u seviyoruz..
Yorum Gönder