7 Haziran 2008 Cumartesi

Geçmiş Zaman Olur Ki - 1

Türkiye olarak 3. kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılıyoruz. Bu üç turnuvada edindiğimiz bir de ritüel var: Portekiz karşılaşmaları. Maça saatler kala bize en çok moral verecek şeyin geçmişteki bu karşılaşmalar olmayacağını biliyorum, evet. Zira her iki karşılaşmada da sahadan boynu bükük ayrılan taraf olmuştuk. Ancak yine de Faruk Yiğit'in, Şanver Göymen'in bulunduğu bir kadronun nostaljisini yapmak, Arif Erdem'in kaçırdığı penaltıyı tekrar hatırlayıp, belleklerimizi tazelemek hoş olacaktır. En azından, benim adıma zevkli olacağı kesin.


EURO '96 England
- Group Stage

14 Haziran 1996
- City Ground, Nottingham
Hakem: Sandor Puhl (Macaristan)

PORTEKİZ: 1 Vitor Baia - 3 Paulinho Santos - 5 Fernando Couto - 8 Joao Pinto - 9 Sa Pinto - 10 Rui Costa - 13 Dimas - 16 Helder - 18 Antonio Folha (6 Jose Fernando Tavares) - 19 Paulo Sousa - 20 Luis Figo

TÜRKİYE: 22 Rüştü Reçber - 2 Recep Çetin - 3 Alpay Özalan - 4 Vedat İnceefe - 5 Tugay Kerimoğlu - 8 Ogün Temizkanoğlu (13 Rahim Zafer) - 9 Hakan Şükür - 10 Oğuz Çetin (18 Arif Erdem) - 14 Saffet Sancaklı (19 Tolunay Kafkas) - 16 Sergen Yalçın - 17 Abdullah Ercan

SKOR: 1 - 0
GOL: 66' Fernando Couto


8 yaşındaydım, bu turnuva ile ilgili en şiddetli anılarım Panini'nin piyasaya sürdüğü çıkartma albümüdür. Babamın mahalle bakkalıyla olan yakın ilişkilerini kullanıp albümü tamamlama uğraşlarım, akabinde. Bir de İngiltere'nin kalecisi Seaman'ı beğenip, Beşiktaş'a önermem kendimce... Süleyman Seba'yı, Seaman'ı Türkiye'ye getirmediği için suçlayışımı bile hatırlarım. Yukarıda Dimas ve Hakan Şükür'de gördüğümüz kadarıyla burun bandının moda olduğu yıllarmış, onu çıkarabiliyorum. Sözün özü, bu maç hafızamda yer edinmemiş nedense. Ancak Hırvatistan maçını hatırlıyorum, sonrasında Alpay'ın hareketine gelen tepkileri falan. Puan almaya en çok yaklaştığımız maç olarak o gösterilir yıllardır. Alpay'ın bu umutları Fair-Play ödülü uğruna heba edişi konuşulur. Ancak bu maçta da en az o maç kadar dirençli bir milli takım varmış sahada. Portekiz'in ciddi atakları varmış, ancak başarılı bir Rüştü engel olmuş Paulo Sousa ve Sa Pinto'nun akınlarına. 66. dakikadaki yan topta Fernando Couto'nun seken topu voleyle tamamlaması, Türkiye'yi bitirmiş tam anlamıyla. 2. yarının hemen başındaki Ogün-Rahim değişikliğinin etkilerini de yabana atmayın derim ben, maçı izlememiş olsam da.


EURO '00 Belgium&Netherlands - Quarter-Finals
24 Haziran 2000 - Amsterdam ArenA, Amsterdam

Hakem: Dick Jol (Hollanda)

TÜRKİYE: 1 Rüştü Reçber - 2 Tayfur Havutçu - 3 Ogün Temizkanoğlu (10 Sergen Yalçın) - 4
Fatih Akyel - 5 Alpay Özalan - 6 Arif Erdem (14 Suat Kaya) - 7 Okan Buruk (17 Oktay Derelioğlu) - 9 Hakan Şükür - 11 Tayfun Korkut - 16 Ergün Penbe - 20 Hakan Ünsal

PORTEKİZ: 1 Vitor Baia - 2 Jorge Costa - 5 Fernando Couto - 7 Luis Figo - 8 Joao Pinto - 10 Rui Costa (19 Capucho) - 11 Sergio Conceicao - 13 Dimas - 15 Costinha (6 Paulo Sousa) - 17 Paulo
Bento - 21 Nuno Gomes (9 Sa Pinto)

SKOR: 0 - 2
GOL: 44', 56' Nuno Gomes
KIRMIZI KART: 30' Alpay Özalan


Önceki maçın aksine bu maç dün oynanmış gibi hatrımda. Öncelikle 2000'deki milli takımımız, benim tanık olabildiğim tarihimizdeki en başarılı milli takımdır nazarımda. 2002'deki oyuna oranla çok daha pozitif bir oyun konmuştu ortaya. Daha üst düzey maçlar oynandı ve bu performansla final görmememiz talihsizlik addedilebilir. Bu talihsizliğin baş sorumluları da Alpay Özalan ve Arif Erdem oldular ne yazık ki. Tabi ki Türk milli takımı 96'daki görüntüsünü geliştirdiği gibi, bu
geçen zaman Portekiz'e de yaradı, bunu yadsımamak lazım. 96 takımının kilit oyuncularından bazıları takımın saha içi lideri olarak yerlerini korurken (Joao Pinto ve Fernando Couto gibi), bazıları yedek kulübesinden veteran katkısı yapmakla yetindiler (Sa Pinto ve Paulo Sousa gibi). Portekiz'de 'altın jenerasyon' tabirinin ilk kez kullanılmasına vesile olan Olimpiyat madalyalı takımın parçaları Luis Figo, Rui Costa, Vitor Baia ve Nuno Gomes gibi oyuncular ise geçen 4 yılda serpilmişlerdi kelimenin tam anlamıyla. Yine de 30. dakikada Alpay'ın gördüğü acemice karta rağmen, 45. dakikada penaltı kazanmak, ve bunu Arif ile harcamak. Cömertlikten de fazlası. 2. yarı ile birlikte Figo'nun Hakan Ünsal'ı, Nicolas Anelka karşısındaki Ali Güneş'e çevirmesi her şeyin başlangıcı oldu. O kadar etkili kullanılan sağ kanadın gol getirmemesi garip olurdu. Nitekim de, bugün de sahada olması beklenen Nuno Gomes attığı 2 golle kupa rüyalarımıza son verdi. O Portekiz'in macerası da çok uzun sürmedi, biliyorsunuz. 1-1 geçilen normal süre, Abel Xavier'yi elle oynamaya iten pozisyon ve Zizou'nun altın gol niteliğindeki penaltısı sonrası elini açarak yaptığı zafer koşusu. Türk spor tarihinin en şanssız günlerinden biridir 24 Haziran 2000. Dilerim 7 Haziran 2008'de şans bizimle olur.

Not: Yazı boyunca köstekleri için UEFA'nın resmi sitesine teşekkürü bir borç bilirim. Aynı sayfa içerisinde Suat Kaya'yı hem ilk onbirde gösterip, hem de 62.dakikada Arif Erdem'in yerine oyuna giren oyuncu olarak lanse edebiliyor kendileri. Hatta Hakan Ünsal'ın sahada görev almadığını yazıp, benim hafızamı sınayabiliyor. Neyse ki wikipedia.de var, efendime söyleyeyim bbc.co.uk var. Böylece bilgi çağında 8 yıl önce oynanan üst düzey bir uluslararası maç hakkında sağlıklı verilere ulaşabiliyoruz her şeye rağmen.

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...