
"Dalembert Pekin'de" diye bildirmiş Sayın Akarsu. Bu hayal kısa sürdü ne yazık ki. Haiti doğumlu olan, Montreal'de yetişen Samuel Dalembert, geçen yaz vatandaşlığa geçmiş, soluğu takımının Amerika Elemeleri'nde almıştı. Bu kadar özveri fazla gelmiş oyuncuya sanıyorum, bu yaz pek de kendinde gözükmemiş. Geçen yılı 82+6 maç yaparak bitirdi Dalembert. Hakkını da vermek lazım, Phila ligin en kötü kadrolarından biriyle play-off yaparken büyük katkı koydu Samuel. Hatta play-offta da acaba dedirttiler herkese bir ara.
Bu formda sezon Kanadalılar'a umut vermiştir herhalde. Ancak bu umutlara cam kırılması efekti eşlik etti ilk Slovenya maçında. Sammy, takımın grup liderliği şansını direkt etkileyen maçta 1/9 isabet oranı ile oynayıp, sadece 4 rebound yapabildi zira. Bunun ardından Coach Leo Rautins, kendisinden biraz daha gayret beklediğini, ama yenilginin faturasını ona çıkarmadığını söylemiş. Dalembert'in de kafası buna bozulmuş belki. Belki de başka bir şeye, bilemeyiz. Sonuçta takım otobüsüne binmeyi reddetmiş ve Kore maçı için salona gitmemiş. Bu gelişmeler üzerine takımın özgüveni kaybolmuş olacak ki, zayıf Kore önünde farklı yenik duruma düştüler. Sonrasında iyi bir comebackle galibiyete ulaşmışlar. Veteran Rowan Barrett ise bu comebacki takımı toparlamak için kullanmaya çalışıyor. Bu noktada başarılı olur mu bilinmez, ancak bu birleşmenin iki taraf için de yarardan çok zarar getirdiği ortada.

Bunun nedeni büyük ihtimalle Dalembert'e iki farklı takımda biçilen iki rolün birbirinden çok uzak olması. Phila'da Sammy, seken topları toplayan, içeriye dalan kısalar için blok tehdidi yaratan, hücumda da yoktan var eden bir oyuncu. Aldığı hücum reboundları bulduğu sayıların esas kaynağı. Kanada'da ise bir anda takımı sırtlaması beklenen bir oyuncuya dönüşüyor aynı isim. Bu yükü taşımak kolay iş değil, taşıyacak kapasiteye sahip olsanız dahi. Bunun en göz önündeki örneklerinden biri de bizim NBA oyuncularımız. Hidayet Türkoğlu son dönemde Magic'te benzer bir rol üstlendi aslına bakarsanız. Topu eline verip bir şeyler bekleyebileceğiniz bir oyuncu haline geldi, son periodlarda takımın go-to-guyı oldu çoklukla. Fakat Mehmet Okur hala öyle bir oyuncu değil. Kendisi için hazırlanmış oyunlar var ve bunlar onun kolay dış şutlar bulmasına yardımcı oluyor. Ancak Bogdan Tanjevic'in, Jerry Sloan'un yaptığını yapma konusunda pek bir hevesi yok gibi. Belki de zamanı yok. Ama bence zaman sorun olmamalı, çünkü uzun süreli kamp dönemleri geçiriyor milli takımlar. 2009'da Mehmet'i yapmayı hiç sevmediği şeyleri yapmak zorunda kalmış bir durumda görmeyiz umarım. Bu en çok da onun özgüveni için zararlı. Tabi Mehmet'in 2009'da olacağının da bir garantisi yok. Tanjevic'le yaşamayı öğreniyoruz yavaş yavaş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder