28 Temmuz 2008 Pazartesi

Ron Ron vs. The Palace Vol. 2


Kasım 2004... Bir kez daha hatırlatalım o günü. Şampiyon Pistons, evinde son yıllarda konferansta büyük bir çekişme içine girdiği Pacers'ı ağırlıyor. Son period Indiana farkı açmış, garbage time denen kısma girilmiş aslında. Takımının son 45 saniyesine 15 sayı geride girdiği bir maçta ilk beş oyuncularını kenara almayan Larry Brown ilk kibriti çakan isim aslında. Gerçi Rick Carlisle da çok farklı davranmıyor bu noktada. The Palace boşalmaya başlarken Indiana hücumunda Ben Wallace ile Ron Artest arasında bir elektriklenme yaşanıyor, savunma sahasına gelindiğinde Artest namını yürütmek adına sert bir faul yapıyor Big Ben'e. Dediğim gibi, Artest bu! Sonra saha içinde artıyor gerginlik. Şovu diğer oyuncuların çaldığını hisseden Ron Ron, bu sefer hakem masasına uzanıyor. Bu harekete bir bira kutusuyla karşılık veriyor The Palace. "Burası Motor City" mesajını bu soytarıya vermek amaçları... Bunun üzerine Artest "Bu kadar mesaj yeter" diyerek ayağa kalkıyor ve gözüne kestirdiği Pistons taraftarı arkadaşa kafa göz dalıyor, tabiri caizse. Sonunda yukarıdaki kareye ulaşıyoruz, Mike Brown tarafından zaptedilen bir Ron Ron... Sezon boyu da sahaya adım atamıyor Artest cezası gereği. Tabi seyirciyle sürtüşen diğer isimler Stephen Jackson ve Jermaine O'Neal da uzun süreli cezalar alıyorlar. Pistons biraz ucuz kurtuluyor gibi. David Stern'ün asıl vermek istediği mesaj "Müşteri velinimettir" olunca, Detroit mazlumu oynuyor daha çok.


Temmuz 2008... Detroit ile Ron Artest'in isimleri yine aynı paragraflarda geçmeye başlıyor. "Sözkonusu olay yeni bir boyut falan mı kazandı, n'oldu?" diyordur off-seasonda şalteri indirenler. Hayır, son play-offtaki hüsran sonrası yeniden yapılanma arayışlarına giren Pistons'ın hedeflerinden birinin de Artest olduğu konuşuluyor. İlk önce "Çok boş bir iddia be, biraz daha destekli bir dedikodu atsaydınız ortaya" diye karşıladım yerel gazetedeki haberi. Fakat Carmelo Anthony iddialarını yüzlerce kez yalanlayan Joe Dumars konuya ilişkin tek kelime etmezken, birkaç kaynak daha benzer haberler geçti. Bu hafta ise Artest'ten ziyade Josh Smith free-agent piyasasında ön plana çıkmış vaziyette. Phoenix, LA Lakers, Dallas ile birlikte Detroit'in adı da talipliler listesinde. Tayshaun Prince-Amir Johnson ikilisinden oluşan bir paketle Hawks'un kapısını çalması bekleniyor Pistons'ın. Boris Diaw'un, Josh Howard'ın ve çok mantıklı bulmasam da Lamar Odom'ın adı da değişik paketlerde yer alabilir Smith için. Detroit yeni yapılanmaya gidecek mi, yoksa ufak oynamalarla mı yetinecek, kestirmek güç. Fakat tek bildiğim, Artest transferi olursa The Palace'ın tepkisini izlemek ilginç olacak. Ron Artest ne kadar "Değiştim, hatta bundan sonra ikinci adım olan William'la seslenin bana" derse desin, o yaşananlar unutulmaz. Ama Artest de bu takıma çok oturur dış etkenleri bir tarafa koyacak olursak. Yine de bize gelsin mümkünse, onun ilacı bizim benchte zira...

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...