16 Temmuz 2008 Çarşamba

Yüzyılın Transferi Mi?


Yeni başlangıçlardan söz açılmışken, Ronaldinho'nun transferi tüm dünya üzerinde yankı buldu. Manchester City'nin de talip olduğu yıldız oyuncu artık Rossoneri'nin malı. Bu alışverişte 22,5 milyon euro çıktı kulübün cebinden, çoğu kişiye göre de çok makul bir transfer Milan için. Geçtiğimiz yıllarda Chelsea'nin teklifi üç haneleri bulmuştu, bu yıl Man Citeh'nin de 22,5 sayısının üstüne kolayca çıkabileceği biliniyor. Transferde Barcelona kendisine Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'na varan başarılar getirmiş Ronaldinho'nun isteklerini ön planda tuttu, bu yüzden de başından beri Milan'la olan görüşmeler üzerine yoğunlaştı. Ticari açıdan çok doğru gözükmese de bu davranış, futbol dünyasındaki saygınlığını biraz daha perçinledi Barça'nın.


Ronaldinho'nun Milan kariyerinin neye benzeyeceğini hepimiz merak ediyoruz. Yine Ronaldinho ve içinde bulunduğu psikoloji belirleyecektir bunu. 2006 Dünya Kupası'ndaki büyük beklentiler ölüm fermanı olmuştu neredeyse, bugüne kadar da toparlanabilmiş değil. Ancak yeni bir kulüpte son şansını denemek isteyecektir. Henüz 28 yaşında ve kariyerini ayağa kaldırabilirse yine en çok konuşulan isimlerden biri olabilir. Bu transfer insanlara aynı istikamette yapılmış bir transferin kahramanı Rivaldo'yu hatırlatmış olabilir ama Ronaldinho'nun durumuna daha optimist yaklaşılabilir. Zira, Rivaldo geldiğinde Milan ne sistem olarak Rivaldo'ya çok uygundu, ne de eldeki oyuncu kadrosu Rivaldo takviyesine ihtiyaç duyuyordu. Kulüpte bugünkü tablo ise biraz daha farklı. 2007'de Avrupa'nın en büyüğü olmayı başardılar yine belki ama uzun süredir Rossoneri, kendi standartlarının altında sezonlar geçiriyor. Yaşlanan savunma yeni isimlere ihtiyaç duyuyor, Andriy Shevchenko sonrası forvette aranan kan bulunamıyor. Yani Ronaldinho ve Milan'ın son yıllardaki çizgileri paralel davranıyor. Her iki taraf için de bu transfer yeni bir atılım imkanı doğuracak. Savunma konusundaki sıkıntılar ne ölçüde giderilebilir bilmiyorum, ancak Flamini-Pirlo-Gattuso orta sahasının önündeki Ronaldinho-Pato-Kaka üçlüsü çoğu takıma korku salmaya yetmiştir.


Karşı cepheye bakacak olursak, Almanya'daki Dünya Kupası'ndan belki de en çok etkilenen kulüp olduğunu görüyoruz Barcelona'nın. Ronaldinho'dan yoksun Barcelona hiçbir zaman eskisi gibi olamadı. Lionel Messi'nin iyice serpilmesi, Giovani Dos Santos ve Bojan Krkic gibi oyuncuların yarattığı umut ışıkları yetmedi o havayı yakalamaya. Yine de sorunlu bir Ronaldinho'ya sahip olmaktansa eldekilerle devam etmek anlaşılabilir tercih. Barcelona, Ronaldinho'ya güvenip yola çıkmaması gerektiğini düşünmüştür zaten kulüp olarak. Pep Guardiola da Ronaldinho'ya sıradan bir oyuncu gibi yaklaşınca Ronnie'nin gidişi kaçınılmaz oldu. Barcelona'nın Hleb transferi ancak ikinci sayfalardan duyurulabildi belki ama takıma katkı sağlayacağı ortada. Savunma konusunda Milan gibi bir darboğaz içinde sayılmazlar, Samuel Eto'o'nun olası transferi sonrası La Liga'da yokları oynayan Thierry Henry'ye forveti emanet etmeleri çok mantıklı gözükmüyor. Aşağıdaki fotoğrafa rastladım bir yerde de pek kimse kalmamış o şaşaalı günlerden bugüne, tıpkı Milan gibi yeni bir çağ başlatıyor Barça da Guardiola yönetiminde. Bakalım dünya futbolunun en büyük aktörlerinden olan bu iki kulüpte gelecek neler getirecek?

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...