1 Eylül 2009 Salı

Do It Stefano!


Formula 1 sezonunun seyir zevki açısından en yukarıdaki yarışı idi Belçika GP kuşkusuz. Gerek ilk viraj sonrasında yaşanan karambolde yarış dışı kalan iddialı pilotlar, gerekse de pist karakterinin yardımıyla imkan bulan geçişler uzun bir aradan sonra ilk kez başından sonuna, pür dikkat izlenen bir yarışı getirdi. Alışık olmadığımız için kondisyon problemleri de yaşadık, ama sonunu getirebildik...


Tabi benim için bir başka motivasyon unsuru da Juan Pablo Montoya ile birlikte favori pilotum olan Giancarlo Fisichella'nın Renault günlerinden bu yana ilk kez zirve mücadelesinin içerisine girebilmiş olmasıydı. Fisi'nin Jordan ile yarışırken izlettiği o efsanevi Brezilya GP sonrası destekçilerine yaşattığı en güzel gündü belki de. Ancak o Brezilya yarışında çok büyük bir karambol vardı, yağmurun bastırmasıyla öndeki araçların pite girmesi ve yaşanan sayısız kaza sonrası kırmızı bayrağın sallanması olmuştu Fisichella'ya görece zayıf otomobiliyle yarış galibiyetini getiren. Hatta birincilik basamağında yer alan Kimi Räikkönen olmuştu da, hafta arasında ilan edilmişti İtalyan'ın galibiyeti. Jordan'da geçen 2002 ve 2003 sezonlarında bu galibiyete rağmen hiçbir zaman yarışmacı olamamıştı Fisi. Fakat 2004 sezonunda Ferrari'ye bile yakışabilecek bir ikili başlıyordu sezona Sauber Petronas takımında: Fisichella-Massa. Sıralama turlarında ve yarışlarda genç Brezilyalı'yı genelde geride bırakan Fisi, bu performansıyla Renault'ya geçmeyi başarıyordu. Ferrari söylentileri yine gerçeğe dönüşmemişti...


Renault'da net bir biçimde ikinci pilot olarak tanımlanmıştı ve bir başka İtalyan Jarno Trulli'nin halefi olarak oturmuştu R25'in koltuğuna... Belki burada geçirdiği üç sezonda iki yarış galibiyeti alabildi sadece, fakat her zaman iyi bir takım arkadaşı oldu Fisico. Onu futbol sahasında bir kez bile görmüşseniz, egolarının ne düzeyde olduğunu fark etmişsinizdir. Bunları bastırarak ikinci pilotluğu kabullenebilmek ve takımın şampiyona klasmanındaki yeri için çalışabilmek de çok kolay bir iş olmasa gerek. Fisi bunu yapabildi...


Alonso'nun Renault'ya dönüşüyle birlikte Fisichella'ya Force India yoları göründü, takımın kökeni göz önüne alındığında üçüncü bir Jordan macerası bile denebilirdi bu tecrübeye. 2008 Monaco Grand Prix, Fisi için çok önemli bir yarıştı kuşkusuz. Bir Formula 1 aracıyla çıktığı 200. yarıştı bu ve bu rakama ulaşan sadece dokuzuncu pilottu F1 tarihindeki. Griddeki pilotlar arasından da David Coulthard ve Rubens Barrichello başarabilmişti bunu sadece... Ancak bunca uzun bir yarış kariyerinde tek bir eksik vardı Fisichella için: İlk günden bu yana rüyalarını süsleyen Scuderia Ferrari koltuğu. Yarış pilotluğu kariyerini bitirince Ferrari'de test pilotluğu yapması kuvvetle muhtemel. Fakat o, bir yarışta Tifosi için yarışmak ve takıma puanlar kazandırmak istiyor. Sauber adına yarışırken bile birçok röportajda, puan için iddialı bir takımda yarışmaktan memnun olduğunu ama onu cezbeden şeylerden birinin de Ferrari motorunu tecrübe etmek olduğunu dile getirmişti. (Sauber o sezon Ferrari'nin bir sene önce kullandığı motor ve dişli kutularıyla yarışıyordu.)


Spa'da yaşananlar ise yarış birinciliğiyle nihayetlenmese bile Fisichella'nın kariyeri için bambaşka bir şeydi. KERS kullanan Räikkönen'e doğal olarak ilk turlarda geçilmiş olmasına rağmen, Ferrari'nin üzerindeki baskısını yarış boyu sürdürdü Giancarlo. Bugüne kadarki emekleri karşılığında yarış pilotluğuyla ödüllendirilen Luca Badoer (look-how bad-you-are) takvimin en uzun pistinde bile tur yemeyi başarırken ve en arkada toz yutmaktan başka bir şey yapmazken, yıllardır bu hayalin peşinde koşan Fisichella mütevazı aracıyla Ferrari'ye her tur daha da fazla yaklaşıyordu. Hatta birkaç tur geç yapılacak bir pit stop, yarış boyunca Kimi'den hızlı olan Fisico için yarış zaferi anlamına bile gelebilirdi. Şimdi önümüzde bir İtalya GP var. Tifosiler'in önünde muhtemelen bir İtalyan kullanacak uzun bir süre sonra ikinci Ferrari aracını. Bu ismin Badoer olmasındansa Fisichella olmasını tercih edecektir tabi çoğunluk. Ben böyle olacağını da hissediyorum, buna inanmak istiyorum. Anthony Davidson ve Sébastien Bourdais gibi isimlerin de bir şansı olduğu konuşuluyor, lakin Ferrari koltuğunda bir Fisichella ve Force India koltuğunda bir Davidson en ideal kombinasyon olacağa benzer.

"For sure, it's a dream for all the drivers - especially Italians. I am the same. Especially for me, as an Italian driver, let's say at the end of my career, so it's a very good opportunity. It would be nice - like a dream coming true.

I have 220 Grands Prix so far and it would be very good pressure for me. It's not a big problem! It would be a good opportunity, but I can't say anymore.

I think there is a lot of rumours now - and I have seen my name on the top of the list everywhere. But Ferrari didn't call me so for me it's nothing. If they had called me I could say something more, but I have not contacted them. I'm a Force India driver, it's as simple as that."

Hiç yorum yok:

Yeni Yazıhane Diyorsak...

Bir yılı geride bıraktığımız gibi soluğu yeni tasarımda aldık. Kubilay Kahveci'nin yeni oyuncakları için buradan yakın. Yazıhan...