
Hafta arasında oynanan maçlar sonrasında Carling Cup'ta son 16 takım belli oldu ve bu yarışmada da heyecan belli bir seviyeye ulaştı bugün çekilen kuraların ardından. Şüphesiz bu kupayı her menajer farklı biçimde anlamlandırıyor. En somut örnek, burada yıllardır alternatifin de alternatifi bir kadroyla sahaya çıkan Arsene Wenger'in duruşu... Ülkemizde Eric Gerets'in 2005-06 sezonundaki kupa mücadelesinde -Fenerbahçe eşleşmesi dahil olmak üzere- ısrarla yedek kaleci Aykut Erçetin'e şans vermesi dışında buna benzer bir tasarruf görmedik pek. Zaten kıyaslamak da çok mantıklı değil, çünkü İngiltere'de FA Cup'ın da varlığında birçok kulüp için üçüncü planda geliyor Carling Cup. Hatta Avrupa mücadelesini de işin içine katarsak, bazı takımlar için angaryanın ötesine gidemediğini görebiliriz bu organizasyonun. Ama devam ediyorlar.
Arsenal-Liverpool eşleşmesi dördüncü turun en dikkat çeken kapışması olacak. Arsenal'ın bir önceki turda sahaya çıkardığı onbirin yaş ortalaması 20.5 idi. Buna rağmen Sanchez Watt ve Carlos Vela'nın attığı gollerle alt ligin formda ekibi West Bromwich Albion'ı safdışı bırakmayı başardılar. Liverpool cephesinde de yedek ağırlıklı bir kadro görmemiz kuvvetle muhtemel fikstürün yoğunluğu düşünülecek olursa. Buna rağmen elinde Arsenal seviyesinde bir genç yetenek grubu yok Rafa Benitez'in... Hafta içinde Leeds United'ı geçerken, Javier Mascherano ve Jamie Carragher gibi oyuncularından vazgeçemediler. Altyapının ürünlerinden Jay Spearing orta sahada ilk kez onbir fırsatı yakalarken, galibiyet golü de genç forvet David N'Gog'dan geldi.

Carlo Ancelotti de Carling Cup mücadelesi öncesinde Spurs'ü yerle bir eden takımın tamamını dinlendirmeyi seçti. Aynı zamanda uzun süreli sakatlıktan dönen Joe Cole'ü denemek için de daha iyi bir fırsat bulamazdı. Orada da Carling Cup'a diğer büyük takımlarda olduğundan farklı bir anlam yüklenmediği ortada, ancak yine de kadronun derinliği düşünülünce John Obi Mikel, Florent Malouda, Salomon Kalou gibi oyuncuların sahada olması cidden gerekiyor muydu diye soruyorsunuz ister istemez. Ancelotti de ilk senesinde alabileceği kadar başarı almak istiyor anlaşılan. Ligin daha düşük kalibredeki ekipleri burayı Avrupa'ya en kestirme yol olarak görebiliyor ama Chelsea gibi takımlar için böyle bir misyonu da yok yarışmanın. Ama sezon geride kalınca, portfolyoyu havalı kılan ekstra bir şey oluyor Carling Cup şampiyonluğu da. Bu yüzden son yıllarda çok da sürpriz takımları görmüyoruz finalde. Bu tepedekilerle aşağıdakiler arasındaki makasın ne kadar açık olduğunu gösteren bir veri olarak da kullanabilir pek tabi. Rakip Bolton Wanderers olacak ve onların kendileri için sonu çok iyi görünmeyen bu lig sezonunda Carling Cup'a odaklanmaları şaşırtıcı olmaz. Gary Megson hafta içinde çıkardığı ideal onbirle bunu gösterdi zaten.
Dörtlünün diğer takımı Manchester United unvanını korumak için geliyor. Danny Welbeck konusunda çok büyük umutlarım yok, fakat hafta içinde Wolves'a attığı gole sevindim. Sir Alex Ferguson da aslında tam olarak İtalyan gibi yaklaşıyor olaya. Gençleri görmek istiyor mutlaka, fakat araya zinde olan aslardan da serpiştiriyor. Derbiyi boş geçen Michael Owen, Gary Neville, Michael Carrick, Nani gibi isimler onbirdeydi mesela hafta içinde de. İlk yarıda Fabio da Silva'nın atılmasıyla sıkıntıya giren maçtan buna rağmen sağ çıkmayı başardı United. A takımda ilk kez maç kadrosuna giren Norveçli siyahi forvet Joshua King de sahada bulunduğu kısa sürede izleyenler tarafından beğeni toplamış. Bir de Magnus Eikrem ilk kez kadro görmüş sanırım, o kulübede tamamlamış maçı. Nispeten daha zayıf bir takım olacak dördüncü turda karşılarında... Üçüncü turda alt ligden gelip bir Premier League temsilcisini yenen tek takım olmayı başaran Barnsley rakip. Owen Coyle da büyüklerine özenip rotasyon yapmaya çalışınca acımamışlar haliyle.

Son iki yılın finalisti Tottenham Hotspur bu geleneği sürdürmeye niyetli gözüküyor. Erken bir düelloya girişecekler Everton'la. Goodison Park'ta takım yeni eklemelerle yavaş yavaş kendini buluyor gibi. Şu sıralarda da Portsmouth deplasmanında Louis Saha'nın golüyle öndeler. Portsmouth bu sezon can simidi oldu zaten herkes için... Bir başka güzel maç Sunderland ile Aston Villa arasında olacak. Steve Bruce, Birmingham City önüne oldukça kuvvetli bir takımla çıktı. Burada finale gitmek istediğini görmek çok zor değil. Cardiff karşısına Milner-Carew-Agbonlahor gibi bir üçlüyle çıkabilen Martin O'Neill da farklı düşünmüyor. Kaliteli bir Premier League maçından farksız olacaktır bu eşleşme. Stoke City, Portsmouth deplasmanına gidecek. Tuncay Şanlı gol atamasa da doksan dakika sahada kaldığı maçta takımının iki golünün hazırlayıcısı oldu. Kitson-Fuller ikilisini bozmaya sakatlıktan yeni çıkan veteran James Beattie'den daha yakın gibi şu aşamada. Orta sahadan da bir yer kapabilir bir ihtimal...
Manchester City ve Blackburn Rovers kuranın en şanslı takımlarıydı. Onlar ölçüsünde tutulacak bir rotasyonla da kolayca çeyrek final görebilirler. Ama Scunthorpe United önünde Mark Hughes sahaya nasıl bir kadro sürecek emin değilim. Hafta arasındaki maçta sadece omuz sakatlığı olan Micah Richards yerine Pablo Zabaleta'yı oynatarak şu aşamada işi en ciddiye alan menajer olduğunu gösterdi. Tabi bir önceki turda rakibin güçlü Fulham olmasının da payı vardır bunda. Sam Allardyce'ın ekibi de Peterborough United'ı ağırlayacak Ewood Park'ta. Bakalım neler olacak...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder