
Arjantin-Brezilya maçına dakikalar kaldı. Önce İngiltere-Slovenya maçına göz attım biraz. Wayne Rooney geçen hafta profesyonelce penaltıya gitmiş ve mantıklı bir şekilde Manuel Almunia'nın dengesiz çıkışını cezalandırmıştı. Ancak bu sefer aldığı penaltı benim etik sınırlarımın içine giremedi. Genelde hırsını ve oyuna tutkusunu herkesin takdir ettiği, sevilen bir adamdır Wayne. Bu özelliğini kaybetmemesi de önemli olacak kariyeri için... Sahada emek koyarak oynayan bir adamın, bir özel maçta emek hırsızlığına soyunması hoş değil. Herkesin gaflete düştüğü anlar olur, bunların sıklaşmasını istemeyiz favori oyuncumuzun kariyerinde elbette. Maçı 2-1 İngiltere aldı, kime ne... Konuşulmaya değer pozisyon bu ve hiç de gerek yoktu.

Almanya ile Güney Afrika da bir başka dostluk maçında karşı karşıya geldi. Bu sezona da çok iyi girerek çıkışlarını sürdüren Mesut Özil ve Serdar Taşçı'ya ilk onbirde görev verildi Joachim Löw tarafından. Mesut yakalayabildiğim bölümde yine çok yararlı oynadı, güzel de bir gol kaydetti. Vuvuzela sesini Almanya'da duyduk ve açıkçası ben şikayetçi değilim. Genelde Afrika'nın yerel enstrümanlarını seven biri olmama rağmen, ben de bu ilkel çalgıdan pek hoşnut sayılmam. Fakat kültürlerinin bir parçasına tamamen sırt çevirip de yasakçı zihniyeti harekete geçirmeye çalışmak hiç hoş değil. Aynı insanlar sigara yasağına karşı duruş gösterince bana pek tutarlı gelmiyor mesela... Sigara içmeyen için büyük bir çile olabildiği gibi, vuvuzela da sadece bazıları için çekilmezdir belki. Her ikisinin de yasaklanması bana göre faşizan uygulamalardır. Neyse ki Sepp Blatter bu yönde bir tasarrufları olmadığını deklare etti.

Ulusal takımımız gerçekten de kapalı savunmalara karşı son yıllarda oynadığı en güzel futbolu oynadı. Özellikle Emre-Hamit-Tuncay-Arda arasındaki pas bağlantıları ile göze hoş gelen bir futbol oynadık. Bir ara ben topu takip etmeye çalışırken kayboldum ekran karşısında. Emre Belözoğlu'na sempati beslemek çok kolay değil, ancak sağlıklı olduğu zaman ne kadar büyük bir değer olduğunu bilhassa bu sezon sıklıkla gösteriyor. Bu maç da onlardan biriydi... Fakat ruh sağlığına da dikkat etmeli. Özellikle bu eleme grubunun ilk bölümünde kötü performanslar göstermiş olsa da, kadronun dışında kalan bir Halil Altıntop ülke futbolu için bir lüks bana kalırsa. O da oyuna girdikten sonra gayet yararlı oldu. Tabi ki ilk maçta Estonya'da kaçırdığı golleri telafi etmesi mümkün değildi, fakat gol atmakla yükümlü adamların şanssızlığı da bu. Başka bölgede oynayan bir oyuncunun form durumu kötü olduğunda bu göze batmayabilir ya da insanlar o performansın takıma puan kaybettirdiğini iddia etmez şiddetli olarak. Fakat golcüler, kalecilerle ortak bir kaderi paylaşırlar bu konuda... Kesinlikle tek kalemde üstü çizilecek bir oyuncu olamaz Halil Türk milli takımı için. Dikkat!

Ve gecenin büyük maçı. Diego Armando Maradona yönetimindeki Arjantin sırtını duvara dayamış vaziyette. En azından teşbihi sürdüreceksek, arkalarına Brezilya'nın geçmesi kolay olmayacak. Fakat bunu yapmak için büyük çaba gösterecektir Dunga ve öğrencileri. Tarihin derinliklerine kadar giden rekabet içerisinde, futbol sanatını en iyi icra eden iki ulus karşı karşıya gelecek bir kez daha. Hafızamı zorlayınca son yıllarda bu kapışmalarda Brezilya'nın bir üstünlüğü varmış gibime geliyor, kontrol de etmedim. Arjantin'in içeride alınacak bir mağlubiyete tahammülü yok, bu durum Maradona'nın geleceğini de tehdit eder. Her ne kadar kredisi oldukça yüksek olsa da Bolivya maçının kendisi için büyük bir yara olduğu ortada. 1 Nisan 2009 tarihinde oynadıkları maçın skorunu insanlara söyleyince, başarısız bir şaka girişimi olarak algılıyorlardı... Bolivya: 6 Arjantin:1. Deniz seviyesine falan bağlandı ama ben bu skoru galaksinin derinliklerinde oynanmış olsa bile kabul edemem Arjantin gibi bir futbol ülkesi için. Elindeki son kart olmasa bile Maradona'nın kariyerinin önemli maçlarından biri olduğu yadsınamaz bir gerçek. Maç Kayseri'de, aman Rosario'da oynanıyor. İlginç bir tercih, aynı zamanda Lionel Messi'nin de doğum yeri. Kadrolar da şöyle olacak diyorlar:

ARJANTİN
Mariano Andújar - Javier Zanetti, Nicolás Otamendi, Sebastián Domínguez, Gabriel Heinze - Maxi Rodriguez, Javier Mascherano, Juan Verón, Jesús Dátolo - Lionel Messi, Carlos Tevez
Subs: Juan Carrizo, Fabricio Coloccini, Emiliano Papa, Rolando Schiavi, Fernando Gago, Diego Milito, Sergio Agüero
BREZİLYA
Julio César - Maicon, Lúcio, Luisão, André Santos - Blumer Elano, Gilberto Silva, Felipe Melo - Kaká - Robinho, Luis Fabiano
Subs: Victor, Miranda, Daniel Alves, Lucas, Ramires, Julio Baptista, Adriano

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder